Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi8
Bugün Toplam388
Toplam Ziyaret786123
Takvim
Saat
KÜNYE
MUT'TAN HABER GAZETESİ
Kurucusu: Sıtkı SOYLU
İmtiyaz Sahibi: Ali Yaver SOYLU
Yazı İşleri Müdürü: Halil SÖYLEMEZ
Tel: 0324 774 13 69 
www.muttanhaber.net
e-mail:
aliyaversoylu@hotmail.com
U
ETS : 15016-10186-48762

Mut Baro Temsilciliğinden 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Basın Açıklaması

Mut Baro Temsilciliği 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle bir mesaj yayınladı. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe dair açıklamayı Mut Baro Temsilcisi Avukat Mehmet Türker Küçük yaptı. Küçük yaptığı açıklamada şöyle dedi:

            Sayın Basın emekçileri, Değerli Meslektaşlarım, Bu gün Dünya Emekçi Kadınlar günü…

            Bu gün size 17 Aralık yolsuzluk soruşturmalarından bahsetmeyeceğiz, İnternet sansüründen ya da HSYK Yasa değişikliği ile güzel ülkemizde kuvvetler ayrılığının ortadan kaklığından da söz etmeyeceğiz, hatta ülkemizde demokrasinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını ve hukuksuzlukların artık diz boyunu değil başımızın üstünü aştığını da anlatmayacağız.

            Bu gün size Ülkemizde bir olmazsa olmadan bahsedeceğiz. İlk söylenecek husus 8 Mart gününün bir kutlama günü olmadığıdır. Hele Türkiye için bu gün kutlama günü değil ağlama günüdür.

            Bu gün bir trajedinin yıldönümüdür. 8 Mart 1957 tarihinde ABD'nin NewYork kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başlamış, polislerin işçilere saldırması (ne kadar da tanıdık değil mi ? Gezi olaylarını anmadan, işaret etmeden, hatırlamadan geçemiyoruz işte) ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can vermiştir.

            İşte bu trajedinin yıldönümündeyiz….

            8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kapitalist ekonominin bir izdüşümü olarak, tıpkı anneler günü, babalar günü, sevgililer günü gibi ekonominin canlandırılmasına yönelik ve amacından uzak bir şekilde kutlanmaya çalışılmaktadır.

Hele güzel Ülkemizde, hele bu gün kadınlarımız için kutlanacak bir ortam yoktur. Gün kutlama değil, gün mücadele günüdür.

            Kadınlarımız halen toplumda bir yer edinmek için mücadele etmekte iken ve tüm bu mücadeleye rağmen haklarını elde edememişken kutlanacak bir şey de yoktur.

            Ülkemizde de kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve kadın cinayetleri oranı % 1400 lere ulaşmış bulunmaktadır. Her gün bir veya daha fazla kadın cinayeti, taciz, tecavüz haberleri medyanın üçüncü sayfalarında yer almaktadır. Hatta bir adım öteye giderek bu haberlerin 3. sayfadaki diğer haberlerle birlikte artık sıradanlaştığını düşünmekteyiz.

Ama en acısı, ama en alçakçası „çocuk gelinler“ denilerek sevimli kılınmaya çalışılan bilimsel tabir olarak „PEDOFİLİ“ denilebilecek küçük yaştaki kız çocuklarının bu Ülkede halen evlendirilmeye çalışılmaktadır.

            Artık hiç kimse çocuk gelin tabirini kullanmamalıdır ; bu durum çocuğun nitelikli cinsel istismarıdır. Sözde koca olacak erkeğin, erkek ve çocuğun ebeveynlerinin; bir de nikah kıyması istenen İmam bu işkence suçunun şerikleridir. Bu durum evliliği evlilik değil, devlet gözetiminde tecavüz olmaktan başka bir şey değildir.

            Yine üzüntü ile bakıyoruz ki : Türkiye, Dünya Ekonomik Forumunun 134 ülkeyi kapsayan yıllık kadın-erkek eşitliğini ölçen Dünya toplumsal cinsiyet eşitliği endeksinin 126. sırasında yer alan bir ülkedir. Cinsiyet eşitliği konusunda Etiyopya'nın da bile gerisinde kalması bir tesadüf değil, toplumsal bakış açısının bir sonucudur.

            Sevgili Meslektaşlarım,

            Yerel seçimler yaklaşırken, kadınlar bu seçimlerin neresinde?

            Siyasi partilerde kadın adayların gerekli itibarı görmediğine şahit oluyoruz.

            Ayrıca kadın kotası sözü çok çirkin ve gereksiz bir söylemdir. Zira kadın en başta bir insandır, çok değerli bir varlıktır, annedir, arkadaştır, evlattır, kardeştir, eştir, dosttur ; bu kadar önemli sıfatların içerisinde hala biz kadın kotası tabirini kullanıyorsak, bu durum kadınlara değer vermediğimizin bilinçaltına yansımış şeklidir diyebiliriz. Kadın bir meta değil, bir cisim değil bir obje değil, en değerli varlıktır, yaşamdadır, yaşamaktadır, bu nedenle kendisinden cansız bir varlıktan bahseder gibi bahsedilmesi kabul edilemez.

            Bu nedenle; Çağdaş bir demokrasi olacaksak Kadın kotası değil fermuar sistemli eşit temsil siyasi hayatımıza egemen olmalıdır.

Sayın Basın mensupları,

Türkiye'de halen aile içi şiddetten, halen kadın cinayetlerinden söz ediyoruz.

            6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun“ ülkemizde bu manada hukuk alanında atılmış olan çok büyük bir adımdır. Ama tüm bu yasal düzenlemeler bile kadın cinayetlerini ve aile içi şiddeti önleyememektedir. İşin çözümü erkeklerin eğitimi ve toplumsal anlayışımızın değişmesinden geçmektedir.

            6284 sayılı Kanun'un uygulanması kapsamında Mersin Barosu olarak Kadın Hakları Merkezi'ni 08.03.2013 tarihinde açmış idik. Bu merkezde 6284 sayılı yasa kapsamında şiddete uğrayan kadınlara hukuki yardımda bulunmaktayız. Kadın avukat arkadaşlarımız günlük nöbet sistemi ile gönüllülük esasına dayalı olarak yani hiçbir bedel talep edilmeden şiddet mağduru kadınlarımıza umut olmaya devam etmektedirler.

            Baro olarak böyle bir merkezin açılmasına önayak olduğumuz için gurur duyuyorum.

Arkadaşlar,

            ATATÜRK'ÜN DEDİĞİ GİBİ… ŞUNA İNANMAK LAZIMDIR Kİ, DÜNYA ÜZERİNDE GÖRDÜĞÜMÜZ HERŞEY KADININ ESERİDİR…

            Saygılarımızla.



1030 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın