Ekonomi yönetimi aklı başında adımlar attı, piyasa da bu adımları ödüllendirdi, son iki yılın biriktirdiği problemlerin çözümü için tabir yerindeyse durdu ve temkinli bir iyimserlikle beklemeye geçti.

Bu beklemenin sınırsız olmayacağı ve “mış gibi” yapılırsa hızla havanın döneceğini görmek için allame olmaya gerek yok, ortalama her insanımızın vakıf olduğuna inandığım bir şeydir.    

AB ve ABD yaptırımları sebebiyle ciddi bir kırılma olmayacağı anlaşılıyor. Bunu da mevcut yönetim için bir avantaj olarak yazmak lazım. İlave olarak gerek ABD gerekse AB parasal genişleme (karşılıksız para basmanın kibarcası) yapacakları ve destek paketleri vereceklerini, gerekirse de ekleme yapacaklarını da ilan ettiler. Bu da artı bir hatta üç denebilecek bir avantajdır.

Dünya finans piyasalarında para bolluğu yaşanacak bir dönem geliyor. Enflasyonumuzu dikkate alan bir Para ve Maliye politikası uygulanması halinde rahatlıkla bol paranın ülkemize çekilmesi mümkün hale geldi. 

Bir an önce tek adam yönetimi havasından sıyırılıp geleneğimizde istişare/şura, modern dönemde ise yönetişim denilen bilimsel yönteme dönülmesi ve bunun da düzgün sunulması zarureti vardır.

Para ve finans piyasalarına uluslararası normlar çerçevesinde hareket edileceği, akşam başka sabah başka havasından çıkıldığını göstermeliyiz. Sermayelerini bize emanet etmiş çevrelere karşı üslubumuzu düzeltmeli, güven ve karşılıklı işbirliğiyle kazan-kazan sistemine geçmeliyiz.

Hükümetimizin demokrasi ve hukuk alanında atacağı adımlar, insan hakları konusunda yapılacak düzenlemeler çok önemli. İç barışın pekiştirilmesinde bir takım doğru adımlara da ihtiyaç var.

FETÖ'nün ağababaları yurtdışında keyif sürerken burada yapılan hukuki soruşturmada takipsizlik almış, beraat etmiş insanlara haklarının iade edilmesi, işlerin iyi olduğu (2008-2012) dönemde “ara çözüm bulalım” denilen ve kamuoyunda Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) olarak bilinen konulara el atılması yüzbinlerce doğrudan, milyonlarca dolaylı vatandaşımıza bir rahatlama ve güven duygusu verecek, gerilimi azaltacaktır. 

Elbette, tüm bu olumlu hava Hükümetimizin atacağı adımlara bire bir bağlı olarak sonuç alınabilecek bir durum. Aksi halde önceki rakamlar ne kadar lehte olsa da sıfırla çarpmanın sonucunun sıfır çıkması gibi -Allah korusun- emekler boşa gider ve zayıflayan bünyemizin de etkisiyle çok şiddetli bir devalüasyon (paramızın değer kaybı) ve sonuç olarak da yüksek enflasyon süreci yaşamamıza yol açabilir.