Çok ilginç olmakla birlikte, yaşı 40 üstü olanlara tanıdık gelen günler yaşıyoruz..

Kriz, enflasyon, TL'nin değer kaybı.. Dolar ve Euro kurlarının yükselmesi..

Bugün satın aldığımız bir şeyin ertesi gün daha pahalı olması..

Her olumsuzluğun, her fiyat artışının Dolar'a bağlanması..

Bu ortamda yapılan muhabbetlerin illa ki altın fiyatlarına doğru kayması..

Fiyat artışlarını, kurun yükselişini altın fiyatlarını borsayı herkesin bilmesi..

Bu pozisyon ilk defa yaşanıyormuş gibi şaşırılması..

Hükümetin suçlanması..

Dış güçlerin yaptığı bir operasyon olduğunun iddia edilmesi..

Muhalif olmanın yanlış yorumlanması..

Ülke uçuruma yuvarlanıyor diyenlerin, hemen seçim istemesi..

Seçim isteyenlerin bu olumsuzluğa karşı bir planının olmaması..

1980 öncesi siyaset ortamı gibi bir ortamın arzulanması..

Sürekli kurulup yıkılan zayıf koalisyonlardan övgüyle bahsedilmesi..

TL'nin sanki önceden çok değeri varmış ta şimdi düşmüş gibi sızlanılması..

Seviyesizlikte rekor kırıp mevzunun asgari ücret seviyesinde irdelenmesi..

Asgari ücret yüksek olsun diye avazı çıktığı kadar bağıranların, aslında tespit komisyonundan düşük bir asgari ücret belirlemesini beklemeleri..

Bu beklenti sahiplerinin asıl amacının asgari ücreti bahane ederek yine seçim istemek olması..

Ve maalesef seçim yapılırsa her şeyin hallolacağına inanan bir kitlenin olması..

20 yıl önce asgari ücretle 47 çeyrek altın alınıyordu diye zevzeklenip, yakın siyasi tarihimizi ekonomi ekseninde irdeleyen çok bilmişlerin bir tek çeyrek altınının bile olmaması..

50000 verip aldığı arabası,6-7 yıldır da kullandığı halde 150000 liraya yükseldi diye sevinip, başka emtianın pahalanmasına isyan edenlerin ekonomiyi çok iyi bilmesi..

Vs. vs. vs..

Bütün bunlar defalarca yaşandı ve yaşanacak. Enerji, otomotiv, silah sanayii konularında kendi petrolümüzü, gazımızı, elektriğimizi çıkaracağımız, kendi silahlarımızla donanıp, kendi otomotiv üretimimizi kendi markamızla yapacağımız güne kadar bu devam edecek. Enerji olsun, silah olsun her türlü olumlu gelişmeye “istemezük” biçiminde karşı çıkan,1930'lu yılları altın çağlar zanneden kafa aslında mandacı zihniyetin kalıntısı, sömürge olmaya hazır, milli duygulardan yoksun kullanışlı parazitlerdir.

Öyle olmasa bunların meclisteki temsilcileri Biden denen bunağın yardımını ister mi?

Öyle olmasa bunlar; amacı ülkeyi bölmek olan PKK ile ortak olur mu?

Öyle olmasa bunlar ülkesini büyükelçilere şikayet eder mi?

Öyle olmasa bunlar Demirtaş'a özgürlük ister mi?

İster, eder, tutar..

Dedim ya; kullanışlı bunlar..

Sahipleri ne derse onu yapar onu söyler..

Yoksa Biden bunağının buradaki büyükelçisi her hafta bunları niye ziyaret etsin?

Biz çok güçlü bir ülkeyiz, içimizde yukarda tarif ettiğim şekilde omurgasız olanlar da var..

Zorluğa düşeriz, sıkıntı çekeriz, acı çekeriz, aç kalırız, yoksullaşırız, ama teslim olmayız.

Ayağa kalkarız, yeni bir düzen kurarız. Ya da yeni bir düzen kurulursa o düzende yerimizi biz belirleriz..

Maalesef ki solcuyum, emperyalizme karşıyım diye ortaya çıkanların, milliyetçiyim deyip teröre arka çıkıp şehide küfredenlerin Emperyalist efendilerine köpeklik ederek ülkelerine ihanete devam ettiklerini bir süre daha görmeye devam edeceğiz..

Derinliğine araştırılsa bu suhtelerin her birinin zulasında illa ki 1 dolar vardır...

Afiyet Olsun…