Savaş, çok kötü bir olay ama maalesef insanlık tarihinin bir gerçeğidir. İnsanoğlunun mala, mülke, zenginliğe ve özellikle güce olan zaafiyeti olduğu sürece de kıyamete kadar da başımızda olacaktır.

Savaşa hayır demek, hiç kimseyi savaştan, silahtan korumuyor. Üzerinize, sevdiklerinize yöneltilmiş bir tehdit (Silah vb her şey) olsun da siz barış güvercini olarak kalın bakalım, elbette mümkün değil.

Hâşâ, ne tarihçiyim, ne siyasi/askeri uzmanım ne de coğrafyaya hakimiyetim var. Yorumlarım elbette bildiğim alandan olacak acizane. Televizyonlardaki “Herşeyologlar” gibi her konuda ahkâm kesmediğim malumunuzdur.

Enerji (Petrol, doğalgaz, kömür) ve gıda (Buğday vs) kaynağı olan iki ülkenin savaşı hammadde ve enerji maliyetlerini arttıracaktır. Ayrıca tedarik zincirlerini aksatacağından belli sektörlerde üretimde sıkıntıya yol açacaktır.

Rusya'nın, daha doğru ifadeyle Putin'in hamlesi pek de beklemediği bir sonuca yol açtı, arası limonî olan ABD ile AB yi birbirine yaklaştırdı, “dağılacak mı, bu nasıl birlik?” sorularıyla adeta alay konusu olan AB de safları sıklaştırdı, Birlikten ayrılan İngiltere'yi, hatta tarafsız durmasıyla meşhur İsviçre'yi bile aynı safta birleştirdi.

Bu durum, Doların uluslararası piyasalarda değer artışını destekleyecektir diye düşünüyorum. Altın başta olmak üzere kıymetli madenlere değer artışı getirecektir.

Rusya'ya uygulanan ekonomik ve finansal yaptırımlar sebebiyle hareket kabiliyeti oldukça azalmış olsa da elinde güçlü kozlar vardır. Bir kısmı engellense de güçlü rezervleri, satışı sınırlansa da petrol ve doğalgaz gibi fiyatı an itibariyle tarihi yüksek seviyelerde bulunan doğal kaynakları vardır.

Büyük devletlerin kendi aralarındaki çatışmaların her zaman belli bir al-ver süreciyle sonuçlandığını dikkate alırsak, muhtemelen çok uzatmamaya bakacaklardır. Yalnız SWİFT sisteminden (Yurtiçi EFT'nin uluslararası şekli denebilir) atılması ve sermaye hareketlerinin kısıtlanması yıpratıcı olacaktır.

Genelde Ülkemiz, özelde Mersin İlimiz içinse yoğun ticaretimiz olan Rusya'nın ekonomik ablukaya alınması işimize biraz zorlaştırsa da Hükümetimizin şu ana kadar başarılı bulduğum serinkanlı tavrı devam ettiği sürece kısmen olumsuz etkisi olacaktır.

Bir açıdan da, mağdur durumda olan Ukrayna'nın karşısında açıkça Rusya'ya cephe almak, hem komşuluk ilişkileri, hem ekonomik bağlantılar (Enerji, dış ticaret, tarım ihracatı, turizm vs), hem de ekonomimizin mevcut kırılgan yapısı bakımından mecbur kaldığımız bir durumdur.

Petrol ve Doğalgaz alıp dış ticarette açık verdiğimiz (İthalatımız fazla, ihracatımız az, net kalanımız aleyhte) Rusya ile gerek mal takası, gerekse daha önce kullanıp belli bir seviyeye getirdiğimiz yerel para birimleriyle (TL-Ruble) ticaretin daha da arttırılması, diğer ülkelerin geri durması sebebiyle yeni fırsatlar bile oluşturabilir.

Rusya ve Ukrayna vatandaşlarının turizm gelirlerimizin neredeyse beşte birini oluşturmakta, savaş nedeniyle muhtemelen sınırlı sayıda turist gelmesini beklerim.

Ak Parti Hükümetlerinin değerli desteğiyle, Bayraktar grubunun üretimi İHA/SİHA/TİHA'larımızın Suriye, Libya ve bazı Afrika ülkelerindeki başarılarının üzerine Ukrayna'da da aynı seriyi devam ettirmeleri ise hepimizi gururlandırdı. Satışı en zor pazarlardan birisi olan Avrupa ülkelerinden taleplerin gelmesi, ihracat gelirlerimizi desteklemek bakımından da çok önemlidir.

YERLİ VE MİLLİ SAVUNMA SANAYİ

Şair 150 yıl kadar önce ne güzel söylemiş, “Bu mesel ile bulur cümle düvel fevz-ü felâh; Hazır ol ceng ü cîdale eğer ister isen sulh-ü salâh.”

Günümüz Türkçesiyle yaklaşık ifade edersek ; “Tüm Devletler bu güzel örnek söz ile kurtuluşa/rahata erer, eğer barış ve esenlik istiyorsan savaşa ve mücadeleye hazır ol” anlamındadır.

Bu anlamda, daha önce de birkaç kere yazdığım üzere, yerli ve milli savunma sanayi konusundaki Hükümet politikasını başarılı bulduğumu, sürdürülmesini istediğimi de ifade edeyim.