Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam211
Toplam Ziyaret793071
Takvim
Saat
KÜNYE
MUT'TAN HABER GAZETESİ
Kurucusu: Sıtkı SOYLU
İmtiyaz Sahibi: Ali Yaver SOYLU
Yazı İşleri Müdürü: Halil SÖYLEMEZ
Tel: 0324 774 13 69 
www.muttanhaber.net
e-mail:
aliyaversoylu@hotmail.com
U
ETS : 15016-10186-48762
Meriç Tunca
HOCAM SÜLEYMAN ŞENTÜRK 3
26/10/2022
Parasız yatılı sınavlarında derece yaptığımı ve adana erkek lisesi parasız yatılıyı kazandığımı bir öğle yemeğinde söyledi babam. Gidecek misin dedi. Sevindim elbette. Ama daha çok korktum. Korkum şu. Lise ikinci sınıfım ve geceleri hala yatağı ıslatıyorum. Anacağızımada, babamada en çok çileyi ben çektirmişimdir herhalde. Çok gidesim var Adanaya. Ama karnımda kramplar ağrılar, içimde binbir kuşku. Önce cevap veremedim babama. Babam ikiledi sorusunu ve ekledi, babacım gideceksen dört gün içerisinde kayıt yaptırman gerekiyor dedi. Bir çırpıda gidecem deyiverdi ağzım. Beynim bile şokta, babam şokta, annem şokta. Kafalarındaki soruyla benim beynimdeki soru aynı. Geceleri eksiksiz yatağı ıslatıyorsun be aslanım, gidip ne edecen oralarda. Beynim peşpeşe soru üretiyor ama noktalama işareti koymuyor sonuna. Ya izirap koyuyor, ya utanma. Her izirap ve utanma ter ter boşalıyor üzerime. Ne anneme bakıyorum, ne babama. Kaşığım tastaki arabaşı çorbasına dalıyor, çıkıyor. Dalıyor, çıkıyor. 
Neden sonra babam 1000 lira çıkarıp divanın üzerine koyuyor. Sıtkı amcana git büyük bir valiz al. Annenle fanila don alın beş on deyip susuyor. Sonra ayakkabısını giyip gidecekken, Ayten ne eksiği varsa gidin alın, para yetişmezse yazsınlar, yarın otobüse binsin gitsin dedi ve gitti. Yarın otobüse binsin gitsin. Yarın otobüse binsin gitsin. Yarın otobüse binsin gitsin, kilise çanı gibi bu cümle kafamın içinde. Oğlumuzu götürüp yerleştirip gelelim değil. Oğlumu yarın ben götürür yerleştirir dönerim değil. Türkiyenin her noktasına kamyonuyla giden babam, Türkiye'nin Adanasına, Antebine, Ankara, Antalya, İstanbuluna giden babam. Ve .... babam otobüse binsin gitsin yarın diyor. Bunları babamı kötülemek, yargılamak için yazmıyorum. Sizlerde yargılamayın lütfen. Bu bölümün sonunda anlayacaksınız bu satırların burda oluş sebebini. Ertesi günü öğle saatinde Özkaymak Adana arabasına bi başıma bindim. 2 bin lira harçlık verdi babam evde. Annemin babamın elini öptüm. Anamın gözü yaşlı, dudakları dımır dımır. Zor döküldü kelimeleri. Sık yaz dedi. Her gün mektup yaz dedi. Babam, paran bitince mektup yaz gönderelim babacım dedi. 
Elimde kırmızı valizimle öylece bi başıma çıktım evden. Boğazımdaki acı topakla bindim otobüse, adana erkek lisesi kapısından içeri benimle girdi boğazımdaki acı topak. Baş muavin odasındaki kayıt işlemlerim tamamlanıp yatakhaneye geçince tam rahatlamıştım ki; az sonra akşam olacağını hissettim, gece yatağı ıslatacağımı ve arkadaşların benimle dalga geçeceklerini düşündüm. Yatağı ıslatırım diye hiç uyumadım ilk gün. Anneme ilk gün mektup yazdım. Yatağı ıslatmadım bugün dedim. Hiç uyumadım ikinci gün. Gene mektup yazıp attım kutuya. Üçüncü gün uyuyakalmışım erkenden. Gece uyandım ıslatmışım yatağı. Usulca çıktım yataktan. Çarşafı yıkadım banyoda, pencerenin esintisine serdim. Yatağı alt üst ettim. Sonra çarşafım ala tav kuruyana kadar bekledim. Millet uyanmadan yattım ama hiç uyumadım. Sonrasında iki üç gün hem uyudum hem rahattım. Ama yatağı son ıslattığım o gün dünyam başıma yıkıldı. Herkes uyanmış. Beni Gülnarlı bir arkadaşım dürttü. Bu olaydan sonra çok samimi oldum o arkadaşımla. Allah rahmet eylesin nurlarda olsun. Beni uyandırınca, yatak ıslak olduğundan hastalık numarası yaptım. Sanırım anladı beni. Bu konuyu daha sonra hiç konuşmadık. Utanmasam sorsamda anlatmazdı tahminim. Herkesi benden uzaklaştırdı. Ve onbeş dakika içerisinde kahvaltıya indiler. 
Yatakhanede nöbete kalan üç belletmenimiz var. En aksi ve sert olan fikri hoca. O geldi yanıma tertemiz iki nevresim takımıyla. Kalk koçum dedi. Hastaymışsın. Seni doktora götüreceğim. Şu nevresimin birini şimdi kullan. Koridorun karşısında son oda sağda yataklar var, senin yatağı oraya götür, ordan yenisini getir. Nevresimin birini dolabına koy. Ben odamda olacağım. Hazırlanınca yanıma gel. Az sonra yanına vardım odasına. Kapısının önündeki dolabı açıp nevresim gösterdi. İhtiyacın olduğunda burdan al, kirlileri buraya koy ben hallederim dedi.
Yatakların olduğu odanın kapısını kitlemeyeceğini söyledi göz kırparak. Bende ıslatırdım eskiden dedi şefkatle. Seni çok iyi anlıyorum dedi. İkimizin arasında sır olsun bu dedi. O günden sonra hiç yatak ıslatmadım. Fehmi hoca o şefkatli konuşmasıyla bana şifa verdi. Anneme çok mektup yazdım. Fikri hocanın bana yaptıklarını anlattım. Yirmi günün sonundaki mektuplarımda artık hiç yazmıyordum gece uykularımı ve sabah kalkışlarımı. Seyhan nehrinin büyüklüğünü anlatıyordum. Tren anlatıyordum. Seyhan nehri üzerindeki tren köprüsünü anlatıyordum .......... 
O gün mut idman yurdu maçı iki sıfır kazandı. O akşam gene oturdu boğaźıma bildik acı topak. Her evden gitmelerimdeki acı topak bu. İstanbul yolculuklarımda konyaya kadar eşlik ederdi bana. Ordan öteye geçtimmi üzerime cerrahpaşa çökerdi. Cıvıl cıvıl arkadaşlarıma kavuşacağım sevinci hakim olurdu. Sabahları oldum olası erken kalkarım, bazı durumlar dışında. Bu bazı durumları sonra belki anlatırım. Pazar sabahıda etken kalktım. Kahvaltıdan hemen sonra Şentürklerin evine gittim. İlk defa bir zengin evinin ziline bastım. Kim o diyen Süleyman Şentürktü. Benim, Tuncanın oğlu Meriç dedim. Gel bir çay iç, bizde kahvaltı ediyorduk dedi. Ama bahaneler uydurup girmedim. Gönderceğiniz çantayı hazır edin, saat ikibuçukta otobüsüm, ben iki gibi gelir alırım dedim. Sen gelme dedi. Ben o saatte otogarda olurum dedi. Beni yolculamaya babam hiç gelmemişti, sonrasındada hiç gelmedi. Ama o gün beni Süleyman Şentürk yolculadı kendi çocuğuymuş gibi. Otogardan büfeden ve bakkaldanda o kadar çok şey koyulduki o çantaya. Lisede okuyan bir çocuğun canı ne isteyebilecekse onu alıp gelip koydu çantaya tek tek. 
Otobüs kalkana kadar defalarca bir şeyler daha ekledi o çantaya. Bana bir kağıda muntazamca sarılmış yirmi kadar telefon jetonu verdi büyüklerden. Şentürkler yazılı bir zarfın içine para koyup, bunu taksi parası edeceksin dedi. Almam dedimsede dinletemedim. 
Güzel yazısıyla adresi yazdı. Gideceğim yerin telefonunu yazdı. Bol selam gönderdi. Benim yerime öp İsmaili dedi. Bundan sonra bir abi, bir büyük olarak İsmaile göz kulak ol dedi. Beni sarıldı öptü. 
Otobüsüm otogardan çıktıktan sonra düşündüm kaldım. Babamı düşündüm. Süleyman Şentürkü düşündüm. Süleymen Şentürke içim çok ısındı. Ama babamıda hiç yargılamadım. Ama neden, neden, neden diyede hep sordum. 
Süleyman Şentürk ve ailesini o birkaç yılda tanıdıkça, kafamdaki neden sorularının cevabını buldum. 
Babam altı aylıkken ölmüş annesi. Dedem mutun ilk kahvecisi dolma İbrahim. İki kardeş babam. Amcam babamdan üç yaş büyük. Rahmetli babaannem ölmeden önce iyileşemeyeceğini anlayınca dedeme vasiyet verir gibi tembihlemiş. Bi başına iki çocuğa bakamazsın İbrahim efendi. Selamim büyüdü artık endişem yok, ama şu İbrahim (babamın adı İbrahim. Ama onu kimse İbrahim olarak bilmez. Soyadıyla bilinir babam. Tunca aşağı, tunca yukarı) sabime iyi bak. Der. Annemde altı aylıkken babadan öksüz. Hal böyle olunca tam bir aile nedir ne değildir bilmez babam. Çocuklarını çok sever, çocuklarına tapar. Ama çocuğun elinden tutulup okula götürülecek, kaydı yaptırılacak, mut dışına giderken çocuklar öpülüp koklanıp uğurlanacak. Bilmez bunları belkide hep kaçtı çocukluğunun o travmalarından. Ama şuna eminim hepimizi, herkesi çok sevdi. 
Süleyman Şentürkde durum farklı. Çok muteber bir baba ve annenin elinde yetişmiş. Baba çok istemiş okusun. Elinden tutmuş Ankara Atatürk lisesine kayıt yaptırmış, okutmuş. 
Mektuplar yazmış çocuklarına. O devirde kızını bile yüksek mektepte okutmuş mahalle baskısına aldırmadan.
Hal böyle olunca babamın çocuklarına davranışıyla, kayınbabam Süleyman Şentürkün çocuklarına davranışının farklılıklarını anlayabiliyorum. Annem benim yazdığım mektupların tamamına yakınını saklamış. 
Ama babamın bana yazdığı bir mektubun olmasını çok isterdim. Annemin mektubu hep şöyle biterdi. Çok özledik, güzel gözlerinden hasretle öpüyorum. Babanda öpüyor bol selamı var. 
Okul kapımda babamı bir kere görmeyi öyle çok isterdim ki.......


962 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -67- - 23/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -67-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -66- - 19/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -66-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -65- - 16/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -65-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -64- - 12/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -64-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -63- - 09/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -63-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE 62 - 05/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE 62
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -61- - 02/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -61-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -60- - 29/12/2023
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -60-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -59- - 26/12/2023
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -59-
 Devamı