Torosların eteğinde mis gibi kekik kokan yaylalar, Yörük kültürü ile harmanlanmış ilçemizin vazgeçilmezi. Yerleşik halkın büyük oranda, farklı mevkilerde yayla hayatı oluyor. İlçemizin yerleşimi en kalabalık yaylaları ise, Sertavul, Kozlar ve Zeyker. Her birinin diğerinden geri kalır yanı yok. Güzellik, temiz hava, orman ve su güzelliği.

Gelişen teknoloji, gaz lambası, taş ocak, kara beton, toprak sıva, kırmızı topraktan dam inşası, tuvaleti binadan ayrı ev görüntüsünü ortadan kaldırıyor. İnsanların ufku açılıyor, teknoloji hayatın bir parçası ve hatta vazgeçilmezi haline geliyor. Önceleri haytadan su doldurulurdu, şimdi her evde su mutlaka olmalı, ihtiyaç. Tuvaletler ayrı olurdu, gecenin karanlığında el feneri ile güğümle tuvalet kullanılırdı. Gaz lambası veya lüküs olurdu, elektrik yoktu. Şimdi ise, insan kendini elektrikli yaşamaya adapte etmiş durumda. Aynı zamanda teknolojinin bedeli var ve bunu vatandaşımız ödüyor.

Sertavul yaylasında meşhur bir elektrik sıkıntısı var. Sebebinin ceviz olduğu söyleniyor ya da orman dairesinin ağaçlara risk oluşturduğu sebebiyle kestirdiği ifade ediliyor. Ne kadar yazık. Memlekette orman varsa elektrik yok, ceviz varsa hiç yok. Çok ama çok komik. O zaman elektrik parasını da cevizden alsınlar, ormandan alsınlar. Tehlike oluşturan yerde;  cevizi de ormanı da budayın, hattı yükseltin yapın bir şeyler ama vatandaşı mağdur etmeyin.

İnsanımızın evinde elektrikli ev aletleri var, binalar ona göre. Parasını iki gün geciktirse ihbarname kapıda. Buna rağmen tam randımanlı kullanamadığı elektriğin bedelini, ödemekle mükellef Mut insanı. Türkiye’nin kar eden kurumlarının başında; enerjiye dayalı olanlar gelir. İster devletin olsun, ister özel olsun. Enerji para kazanıyor. Rüzgar esiyor, su akıyor, güneş ışıyor, madenler, doğalgazlar kullanılıyor ama hala elektrik kesiliyor. Büyük sermayenin hattını iyileştirmek için seferber olan yetkililerimiz, kendi vatandaşını da düşünürse çok iyi olur.

Doğuda %70 lere varan kaçak kullanımı önleyemeyen devlet, burada vatandaşını borcundan boğarken, üstelik karanlıkta da bırakıyor. Hizmet üretmek için olan kurumların, hizmeti bekletmesi, insanını mağdur etmesi, zorbalıktır. Vatandaş hem elektriksiz kalmış, hem de düşük enerjiden beyaz eşyaları yanıyor. Voltaj düşükmüş, kapasite kaldırmıyormuş gibi lafları etmenin hiçbir anlamı yok. Paranız var, pulunuz var, bulun çözümü.

Herkesin kendine göre sıkıntısı var, derdi var. Akşam olmuş ailesiyle birlikte iki lokmasını huzurla yiyip, çamaşırını bulaşığını rahatça yıkayıp, televizyonun karşısında rahatça vakit geçirmedikten sonra, serin yayla havasının günlük hayata bir katkısı olmuyor. Ne cevizimiş, diyesi geliyor insanın.

Vatandaşımız da üzerine düşen görevi yapmalı, suçlu ceviz ise uçlarını budayalım, bakalım sonra hangi ağaç kusurlu olacak? Ama önce cevize bir el atalım…