İrfan Ünver NASRATTİNOĞLU
nasrattioglu@hotmail.com
TUNA NEHRİNDE ŞİMİAN ADASI VE MİSGİN BABA
16/07/2024 Romanya’ya
hayat verenler, Sarı Saltuk Baba ve Misgin Baba’nın manevi izleridir. Bu izleri
görüp, hissedemeyenlerin, Romanya’yı
tanıyamadan oradan ayrıldıklarını söyleyebilirim. Ne var ki, bugünkü Romanya’da
bile, bu iki değerli Türk’ü bilenlerin sayıları parmakla gösterilecek kadar
azdır!... Oysa ki; Sarı Saltuk, gerçek
kişiliğinin yanı sıra efsanevi kişiliği ile de, hangi millete ve hangi inanç
sistemine bağlı olursa olsun, tüm insanlık için önem taşıyan bir kişiliktir. Bu
nedenledir ki; Bosna Hersek’ten Ukrayna’ya, Babadağ’dan Ohri’ye, birçok yerde
makamı vardır ve asırlardır, ziyaret edilip, medet umulmaktadır. Onca yerde
makamı olan Sarı Saltuk Baba, mutlaka, bu makamlardan birisinde medfun
bulunmaktadır ve gerçek mezarın, Babadağ kentinde olması olasılığı daha
fazladır. Belki bu nedenle; Bağımsız Romanya Devleti, Türkçe olan, hemen hemen
bütün yer adlarını değiştirdiği halde, Sarı Saltuk Baba’ya duyulan saygı
nedeniyle Babadağ adını aynen bıraktı. Dost Romanya Devleti’nin değiştirmediği
bir başka yer adı ise, Osmanlı Padişahı Sultan Mecit’ten mülhem, Mecidiye’dir. Sarı Saltuk’la ilgili olarak,
Türkiye’de yapılan yayınlarla birlikte, Romanya’daki bilim adamları da,
yüzeysel bilgiler içeren makaleler yazdılar. Ancak; ne Romanya’nın tümünde, ne
de salt Babadağ ve yöresinde Sarı Saltuk konusunda ciddi ve bilimsel
araştırmalar yapıldı. Ceauşescu döneminde, Türkçülüğü ve İslamcılığı
çağrıştırabileceği endişesiyle bu konuda gerekli çalışmalar yapılamamış
olabilir; ancak, içinde bulunulan demokratik ortamda, artık ciddi, bilimsel
araştırma ve yayın çalışmalarının yapılması gerekir. Biz, Halk Kültürü Araştırmaları
Kurumu olarak, “Romanya’da Türk Kültürünün İzleri Sempozyumu”nu planlarken,
öncelikle, Türk duygu ve düşüncesinin simge isimlerinden Mevlâna’yı,
sempozyumun serlevhası yaptık; sonra da Romanya Türkleri için son derece önemli
olan iki ismi; Sarı Saltuk Baba ile Misgin Baba’yı başlık yaptık. Bunun nedeni,
Sarı Saltuk ve Misgin Baba üzerine dikkatleri çekmek ve bu iki önemli şahsiyet
konusunda araştırmalar yapılması gereğine değinmektir. Sarı Saltuk Baba ile ilgili,
mutlaka ayrı bir yazıyı kaleme alıp
yayımlayacağım. Bu kez salt Misgin Baba’dan söz edecek, onu anacağız… Misgin Baba, bugün Tuna Nehri
sularının altında kalan Adakale’nin manevî önderlerinden biridir. Bu ruhanî
kişinin kaybolup gitmesine gönlü razı olmayan Romanya yöneticileri; Misgin
Baba’nın mezarını, yine Tuna üzerindeki Şimian Adası’na naklettiler. Ne var ki,
Adakale’nin, kale taşları çalınıp bir yerlere götürülürken, Misgin Baba’nın
kemikleri de sızlamaktadır. Çünkü Şimian’a nakledilen kemiklerin bulunduğu yer,
bakımsız ve hatta, birkaç kişi dışında, nerede olduğu bilinmemektedir. Adakale sular altında kalırken;
burada yaşayan Türkler’in büyük bir kısmı Türkiye’ye göç ettiler. Romanya’yı
vatan bilip kalanlar ise, Drobeta Turnu Severin ve Orşova kentlerine
yerleştiler. Bunlardan Cafer İslâm adlı şahıs, Drobeta Turnu Severin’deki
Müslüman Mezarlığının ortasına, Misgin Baba adına bir anıt mezar yapılması ve
Şimian’daki kabrin, buraya nakledilmesi konusunda valilikten gerekli izni aldı;
ama, gerekli parayı temin edemedikleri için, inşaata başlayamadılar. Biz bu konuyu, Türkiye’deki ilgili
bakanlıklara, kurumlara ve kişilere defalarla anlattık. Ne var ki, Misgin Baba
hakkında, küçük bir rivayetten başka, yazılı ya da sözlü belge olmayışı nedeniyle,
gerekli ilgiyi görmedi. Bu nedenle, Romanya’daki Türk bilim adamlarına ve
uzmanlara düşen görev; hiç vakit geçirmeden, Misgin Baba hakkında ciddi
çalışmalar yapmalı; T.C.’nin Romanya’daki diplomatik misyonu da, bu çalışmayı
manen ve maddeten desteklemelidir… Çünkü, Romanya’nın kuzeyinde ve Dobruca’da
Sarı Saltuk Baba ne ise, güneyde Misgin baba O’dur…Bu iki Türk ve Müslüman
şahsiyet, Romanya Türklüğü ve Romanya’da İslâmiyet konusunda çok şey ifade
ederler… *** Avrupa’daki son Türk toprağı
sayılan, Tuna Nehri üzerindeki Adakale, 1964 yılında Yugoslavya ve Romanya’nın
birlikte yapımına başladığı Demir Kapı Barajının sularına gömüldü. Jules
Verne’den Andersen’e, İbrahim Müteferrika’dan ünlü Macar Türkolog Ignacz
Kunos’a pek çok ünlü ismi ağırlayan Adakale, sultanların ve kralların
büyülendiği bir Türk toprağıydı. 1960’lı yıllara kadar 750 civarında
Türk’ün yaşadığı Adakale, dillere destan lokumları, kahveleri, çarşısı, Bektaşi
Miskin Baba Türbesi, camisi ve ‘Adakale’ marka sigarasıyla ünlüydü. Adakale, Balkanlarda
başlayan çalkantıların arasında unutulan bir cennet gibiydi. Lozan’dan sonra
Romanya’ya geçen Adakale’de yaşayan Türkler, Tuna Nehri’nde inşa edilen barajın
suları adayı yutmadan önce 1968’de Avrupa’daki 500 yıllık Türk toprağı olan
vatanlarını terk etmek zorunda kaldılar. Kimi Türkiye’ye, kimileri de Romanya
içinde bir yerlere taşınarak hayata tutunmaya çalıştı. Böylece Tuna Nehri’nin
sularına gömülen Türk Atlantis’i Adakale’nin acısı unutuldu gitti. Ancak
usta sinemacı ve yönetmen dostum İsmet Arasan, daha genç bir sinemacıyken adını
ilk kez Türk sinemasının yüz akı olan hocası Metin Erksan’dan duyduğu
Adakale’nin öyküsünden çok etkilendi ve yıllarca yüreğinde taşıyıp
olgunlaştırdığı bir düşü 2008 yılında gerçeğe dönüştürdü. Yönetmen İsmet Arasan’ın
‘Adakale Sözlerim Çoktur’ adını taşıyan belgeseli, 2008 yılında 45.
Uluslararası Antalya Film Festivali’nde Altın Portakal Ödülü, aynı yıl TRT
Belgesel Yarışması Jüri Özel Ödülü ve Troya Folklor Araştırmaları Derneği Onur
Ödülü ile Safranbolu Belgesel Film Festivali’nde 1.lik Ödülüne layık görüldü. Türkçe ve Romence olarak iki dilde
çekilen ‘Adakale Sözlerim Çoktur’ belgeseli, yüzlerce yıldır Türklerin yoğun
olarak yaşadığı Tuna’nın kalbindeki bir adada bir arada yaşayan farklı inanç ve
kültürlerden gelen insanların masalsı yaşamlarını ve modern dünyanın dayattığı
yıkım projelerinin getirdiği hüzünlü bir sonu anlatıyor. Adakale’nin sular altında kalıp,
haritadan silinmesinden sonra Orşova kentine yerleşen kimi Adakale’li Türkler,
Adakale’den kalan maddi değerlerin korunması için epey çaba harcadılar. Örneğin
Adakale’nin manevi lideri Misgin Baba’nın mezarı birkaç kilometre aşağıdaki
Şimian Adası’na taşındı. Amaç, Adakale’yi, Şimian’da yaşatmaktı, fakat ne yazık
ki bu amaca ulaşılamadı. Bunun iki nedeni vardı. Birincisi ne Romanya ve ne de
Türkiye yöneticileri, meseleye sahip çıkmadılar. İkinci neden ise, maddi
değerlere resmen sahip çıkılamamış olmasıydı. Adakale’nin sular altına
gömülmesinden sonra, burada yaşayanlar çil yavrusu gibi dağılmışlardı. Artık
yediyüzden fazla insanın yeni yurtları, yeni mekânları vardı. Çoğu anavatanları
Türkiye’ye geldiler, çok az bir kısmı ise Romanya’da kaldılar. Ailelerden
dağılanlar oldu. Böylece Adakale’nin canlı hafızaları kaybolma sürecine girdi.
Ardından da Şimian Adası yasak askeri bölge ilan edildi. Şimian günümüzde
insansız, izinle ayak basılabilen, yaban bitki örtüsü altında, yarım kalmış ada
kalesi ve mezarlık kalıntıları görünümü ile yürek sızlatmaktadır. Orada,
Adakale’nin anısını, ruhunu kullanarak, tamamen kumar ve eğlenceye dayalı,
uluslararası sermayeye dayalı büyük turistik projeler gündeme getirilmeye
çalışılması ise her vicdan sahibini üzmektedir. Ülkemiz Adakale’nin tarihsel ve
kültürel değerlerini kurtarma çabalarına taraf ülke olduğu halde hiçbir katkı
sunmaması başka bir üzüntü kaynağıdır. Bir başka üzüntü kaynağımız ise, Adakale
hakkında esaslı bir araştırma, inceleme kitabı hazırlanıp yayımlanmamış
olmasıdır. Bu konuda sadece Macar Türkolog, Araştırmacı ve Yazar İ.Kunos’un
“Adakale Masalları” adlı kitabı, Türkiye’de de yayımlanmıştır. Benim
görmediğim, ama varlığından haberdar olduğum bir başka kitap ise, Romen
Popescu-Judetz’in araştırmalarını içeren “Adakale Arşivleri” olup, eksikleri ile birlikte Romanya Ulusal
Arşivi’ndedir. Ayrıca, Turnu Severin Kent Müzesi’nde de bazı yazılı metinlerden
haberimiz vardır. Bütün
bunlara rağmen, en gerçekçi belge İsmet Arasan’ın ”Adakale Sözlerim Çoktur”
adını verdiği belgesel filmdir. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
KIRGIZİSTAN MİLLÎ OZANI TOKTOGUL 160. YAŞINDA - 04/10/2024 |
KIRGIZİSTAN MİLLÎ OZANI TOKTOGUL 160. YAŞINDA |
ÖLÜMÜNÜN 500. YILDÖNÜMÜNDE ŞAH İSMAİL HATAYİ - 01/10/2024 |
(Ve Türk’ün Türk’ü kırdığı Çaldıran Savaşı) |
TÜRKLERİN EFSANEVİ ATASI DEDE KORKUT - 24/09/2024 |
TÜRKLERİN EFSANEVİ ATASI DEDE KORKUT |
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 50 YAŞINDA - 20/09/2024 |
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 50 YAŞINDA |
Tebrizli Türk MESUD PEZEŞKİYAN İran Cumhurbaşkanı Seçildi - 17/09/2024 |
Tebrizli Türk MESUD PEZEŞKİYAN İran Cumhurbaşkanı Seçildi |
ÇİNGENELER = ROMANLAR - 13/09/2024 |
ÇİNGENELER = ROMANLAR |
GÖKTÜRKLER – KÖK TÜRKLER - 10/09/2024 |
GÖKTÜRKLER – KÖK TÜRKLER |
İSLAM DÜNYASI TURİZM BAŞKENTİ H İ V A - 03/09/2024 |
İSLAM DÜNYASI TURİZM BAŞKENTİ H İ V A |
BÜYÜK ZAFER (ZAFER HAFTAMIZ MİLLETİMİZE KUTLU OLSUN) - 30/08/2024 |
BÜYÜK ZAFER (ZAFER HAFTAMIZ MİLLETİMİZE KUTLU OLSUN) |
Devamı |