Kamyonumuzla yolculuk yaparken kamyonun kasasına binmeyi severiz bütün kardeşlerimle. Kasada gitmek istiyorum dedim babama. Beni kucakladığı gibi kasaya bırakıverdi.

            Kasanın sol ön tarafına geçip tutundum kasanın demirine. Babam dikiz aynasında bende. Ben babamdayım kasadan ağrı. Zeytinliği geçtik ve arabanın burnunu yokuşa vardık. Yanıyor mut ovası... zeytinlik daha bir yanıyor.. yangının yalımı yüzüme vurup temreğilerimi yakıyor. Göz gözeyim babamla. Arabanın rüzgarı keçe gibi sert ve sık dalgalı saçlarımı geriye tarıyor, saçımın inadı kırılıyor rüzgarla. En yakışıklı benim. En mutlu benim. Mutluyum. Babamla göz gözeyken babam başını camdan çıkarıp benden yana.... haydi bir türkü söyle de şu Sertavul yokuşunu keyifle çıksın kamyonumuz dedi. Uykuda mısın sevgili yârim şarkısını bilirim.. birde hızlı hızlı giden yolcu türküsünü.. o türküyü yarım yapıldak söylerken Edip Akbayram olurum. Yokuş bitene kadar, Sertavul’a ulaşana kadar bu türküyü söyledim babama çevire çevire.

            Türkünün adı garip oysa.. bendeki adı hızlı hızlı giden yolcu. Hızlı hızlı giden yolcu ne gezersin bu ovada.. şu mezardaki bacı, bak mezar taşına acı acı.. şum mezarda bir garıp var.. bu mezarda bir garip var. Gökte mazi bulutları.. kurumuş yeşil otları.. toprak olmuş umutları.. şu mezarda bir garip var..

            Yüzüme değen sıcak yalım karabağda yerini serine bıraktığında iyiden iyiye bağırarak söylemeye başladım türkümü. Kamyonumuz garrroooonnn garrrooon diye ritim tutarken ben babama türkümü söyledim yokuş boyunca. Bu türküyü ne zaman söylesem Sertavul’da küp gülüşlü, küp lezzetli pirzola yerim o gün bugündür. İlk defa o günki yediğim pirzolayı hatırlıyorum küp amcamın ellerinden.. ama yıllar var bu türkü ne zaman aklıma düşse arabam Sertavul’a çıkar ve bana pirzola ısmarlar..

            Çetindir Sertavul yokuşu.. yekpare kırk kilometrelik yokuş.

            Bu yoldan, bu yokuştan geçen herkesin bir anısı birikir bu yokuşta.. herkes bu yokuşta her defasında yeni anı oluşturur.

            Kış geldiği zaman, dağlar ak gelinliğini giyindiğinde çok korkardık biz sertavul yokuşundan. Kışınki dualarımızın birçoğu iki şekilde biterdi. Allahım bugün kapımızı çaldırmadın ve babamızı götürmedin.. amin.. veya.. Allahım babamızı o zorlu yollardan bize sağ salim geri ver.. amin..

            Eskiden kar ekim ortası iner dağlara.. metrelerce kar yağar üstü üstüne. Kapanır yollar.. yollar tipi çevirir.. Sertavul yolu günlerce aylarca kapanır.. en erken nisan ortasından sonra açılır yollar.. ama babamız mutta kimin hastası veya imdadı olsa gider o yola çekinmeden.. hastaları doktora kavuşturur.. seven sevdiğinden ayrılmasın der gider.. ama biz günlerce ayrı kalırız babamızdan.. acaba babamız o zor yollardan sağ salim dönecek mi diyerek geçirdiğimiz günlerin her biri bin saat olur bizlere. Annemin dudakları ağlamaklı titrer hep binlerce saat..

            Yıllar evvel Sertavul’a petrol açılmasına sebep bu Sertavul yokuşudur. Kravga bölgesinden üzüm yükleyen kamyonlar muta mazota inmesinler mazotlarını Sertavul’dan alsınlar, vakit kaybı olmadan, tazeliği bozulmadan ulaşsın üzümler diyedir Sertavul petrol. Bu petrolde mazot alan üzüm yüklü kamyonlar binlerce arıyı İzmir İstanbul’a götürmüşlerdir bilmeden..

            Geçen haftalarda çok aşırı sıcaklar olduğunda Sertavul yokuşuna arabanın burnunu verince vitesi bir düşürdüm... soluğunu genişlettim arabanın.. ama bu yolu arada bir geçenler bilmez ki bu yokuşun çetrefilini.. basarlar gaza yüksek vites.. güvenirler mertezeslerine ve yüksek modelli arabalarına.. yolun yarısında çatlar arabalar.. mertezesde olsa gitmez.. mertezesde olsa durur ayırır ağzını yolun kenarında.. karabağ civarında, dikilitaşı geçiverdik yerde sağa çekmiş sahibi beyaz ve son model mertezesini.. arabanın ağzını ayırmış bakar dışarıya kaynar su fışkırtan arabasının iç aksamına.. durdum denginde.. yardıma ihtiyacınız var mı dedim. Teşekkür ederim dedi kibarca, arabama bakarak şaşkın şaşkın.. bu arabayla sen bu yolda kalmıyor musun dedi.. senin arabaylada kalmam yolda dedim.. biz bu yokuşla sevişerek gideriz yolumuza, vites düşürüp arabamızın ciğerlerini genişleterek gideriz dedim.. şakınlığı geçmedi ama tebessüm etti yarım ağız.. doktor gibi konuştunuz, sanki arabanızda hastanızmış gibi konuştunuz dedi.. evet hekimim dedim.. altımdaki bu tecrübesi yüksek gariban arabamın da hastasıyım.. güldü.. teşekkür ederim doktor bey dedi. Hızlı hızlı giden yolcular Sertavul’da pirzola yerler illaki dedim.. hiçbir şey anlamadı.. ikna edip bindirdim arabama.. sertavula doğru türkümü söyleyerek gittik.. gökte mazi bulutları.. kurumuş yeşil otları.. toprak olmuş umutları.. şu mezarda bi garip var bu mezarda bir garip var.. hızllı hızlı giden yolcu ne gezersin bu yollarda.. adı metinmiş adamın.. biz pirzola yerken çekici getirdi arabasını.. metin bey her geçtiğinde dur pirzola ye burda.. bu Sertavul yokuşuna arabanı her vurduğunda vitesini bir küçült genişlesin ciğeri.. ve demin söylediğim türküyü söyleyerek çık yokuşu.. yokuşla sevişerek çık.. telaşeleriniz hızlı olabilir.. bu yollar telaşeyi sevmez.. sevişmeyi sever bu yollar dedim.. uğurladım..