İrfan Ünver NASRATTİNOĞLU
nasrattioglu@hotmail.com
İSLAM DÜNYASI TURİZM BAŞKENTİ H İ V A
03/09/2024 Geçtiğimiz Mart ayında Özbekistan'ın
Hiva şehrinde "2024 İslam Dünyası Turizm Başkenti" açılış etkinliği
düzenlendi. Bilindiği gibi Üye Devletler
arasında işbirliğini ve dayanışmayı güçlendirmek ve İslam Dünyasının hak ve
çıkarlarını korumak amacıyla 25 Eylül 1969 tarihinde Suudi Arabistan’ın Cidde
kentinde İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) kurulmuştur. Bu teşkilatın üyesi olan
ülkeler şunlardır: Afganistan, Arnavutluk, Azerbaycan, Bahreyn, Bangladeş,
Benin, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Brunei Darüsselam, Burkina Faso,
Cezayir, Cibuti, Çad, Endonezya, Fas, Fildişi Sahili, Filistin, Gabon, Gambiya,
Gine, Gine Bissau, Guyana, Irak, İran, Kamerun, Katar, Kazakistan, Kırgızistan,
Komorlar, Kuveyt, Libya, Lübnan. Hiva’da düzenlenen bir törenle,
Turizm Yılının görkemli açılışı yapıldı. Açılışta Özbekistan Turizm Komitesi
Başkan Yardımcısı Cemşid Abdusalomov, İİT Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Ahmad
Kawesa Sengendo, Merkezi İstanbul’da olan İİT İslam Tarih, Sanat ve Kültür
Araştırma Merkezi (IRCICA) Genel Direktörü Mahmud Erol Kılıç, İslam Ülkeleri
Standardizasyon ve Metroloji Enstitüsü Genel Sekreteri İhsan Övüt, IRCICA
Araştırma ve Yayınlar Daire Başkanı Prof. Dr. Cengiz Tomar da hazır bulundular. Abdusalomov, açılışta yaptığı
konuşmada, Haziran 2022'de Azerbaycan'da düzenlenen İİT Turizm Bakanları 11.
Toplantısı'nda, Hiva'nın "2024 İslam Dünyası Turizm Başkenti" ilan
edildiğini hatırlatarak, söz konusu açılışın bu çerçevede yapılan ilk etkinlik
olduğunu belirtti. Abdusalomov,
Hiva'ya söz konusu statünün verilmesinin, kentin uluslararası anlamda turizm
merkezi olarak daha iyi tanınmasına katkıda bulunacağını, ayrıca ülkede iç
turizmin de gelişmesine ve yeni altyapı tesislerinin inşa edilmesine olanak
sağlayacağını vurguladı. Bu
arada 17-19 Mayıs'ta Hiva'da İİT Turizm Bakanları 12. Toplantısı'nı Hive’de
yaptı. Burada yapılan açış konuşmalarında da, Hive'nin geçmişte önemli bir
kültür ve bilim merkezi olduğu hatırlatılarak; zengin tarihi, renkli mimarisi
ve kültürüyle Hiva'nın, İslam medeniyetinde önemli yer tuttuğu vurgulandı. *** Kuruluş Nedeni? Church of God adlı tarikata bağlı
Denis Michael Rohan adında Avustralyalı bir Hristiyan'ın 21 Ağustos 1969
tarihinde Mescid-i Aksa'yı kundaklama girişiminden sonra İslam ülkeleri BM'de daimi olarak temsil de edilen İslam
Konferansı Teşkilatı (İKÖ) nı kurdular. Pakistan'daki ikinci toplantılarında
İslam Kalkınma Bankası'nın kuruluş planı gündeme getirildi. Bunun ardından İKÖ
maliye ve ekonomik işleri bakanları 1973 yılında katıldıkları Cidde
toplantısında mali ve parasal bir müessesenin kuruluşunun önemini vurguladılar.
Nihayet İslam Konferansı Teşkilatı'nın 20 Ekim 1975 tarihli zirve toplantısında
İslam Kalkınma Bankası'nın kuruluş planı onaylandı. Burası Bugün İslam
ülkelerinin tek çatı altında toplandığı tek kuruluş sıfatına sahiptir. 25 Eylül 1969 tarihinde Suudi
Arabistan’ın Cidde kentinde kurulan örgütün 57 üyesi olup, Türkiye kuruluşundan
beri üyedir. Siyaset yapan en yüksek organı olan, üye devletlerin devlet
başkanları ve hükûmet yetkililerinin katıldığı ve her üç yılda bir yapılan
İslam Zirvesi'nde alınan kararların işleyişini incelemek için üye ülkelerin
dışişleri bakanları her yıl toplanırlar. Organizasyonun
yönetici organı ise daimi sekreterya, kararların uygulanması ile
görevlendirilmiştir ve merkezi Suudi Arabistan'ın Cidde şehrinde bulunmaktadır.
1969’dan bu yana İİT Genel
Sekreterleri Kuruluşundan bu yana, örgütün Genel
Sekreterlik görevini üstlenen kişiler ile, mensubu oldukları ülkeler şunlardır: Mehmed Seku Ture (Gine), Tunku Abdül
Rahman (Malezya), Hasan El-Tuhami (Mısır), Amadou Karim Gaye (Senegal), Habib
Chatty (Tunus), Seyid Şerifüddin Pirzade (Pakistan), Hamid Algabid ( Nijer),
Azeddine Laraki ve Abdülvahed Belkeziz (Fas), İvad bin Emin Medeni ve Yusuf bin
Ahmed El Useymim (Suudi Arabistan). Hüseyin İbrahim Taha (Çad). Bu arada
Prof.Dr.Ekmeleddin İhsanoğlu da 2004-2014 yılları arasında Türkiye’yi temsilen
teşkilatın genel sekreterliğini yapmıştır. İslam Zirvesi Konferansları 1969 yılından bu yana İİT, üye
ülkelerin birisinde üst düzeyde konferanslar düzenlemiştir. Bu düzenlemelerin
yapıldığı ülkeler ve kentler: Fas-Rabat
(1969), Pakistan-Lahor (1974), Suudi Arabistan-Mekke ve Taif (1981), Fas-Kazablanka
(1984), Kuveyt (1987), Senegal-Dakar), Fas- Kazablanka (1994),
Pakistan-İslamabad (1997), İran-Tahran (1997), Katar-Doha (2000 ve 2003),
Malezya-Putrajaya (2003), Suudi Arabistan-Mekke (2005), Senegal-Dakar (2008),
Suudi Arabistan-Mekke (2012), Mısır-Kahire (2013), Endonezya-Cakarta (2016),
Türkiye-İstanbul (2016, 2017 ve 2018), Suudi Arabistan-Mekke (2019). İİT üyesi ülkelerde, çalışmaları
önemli ölçüde etkileyen kuruluşlar oluşturulmuştur. Bu cümleden ülkemizde de şu
kurumlar bulunmaktadır: *İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik
ve Sosyal Araştırma ve Eğitim Merkezi (SESRIC), Ankara *İslami Tarih, Sanat ve Kültür
Araştırma Merkezi (IRCICA), İstanbul *İslam İş Birliği Gençlik Forumu,
(ICYF) İstanbul *Standartlar ve İslam Ülkeleri
Metroloji Enstitüsü (SMIIC), İstanbul Her Müslüman-Türk Hive’yi Görmelidir Yüce Yaradan bana,
nerede Türk yaşıyorsa, benim o coğrafyayı tanımamı sağlamıştır. Nitekim,
Özbekistan’a yaptığım ikinci seyahatte bana ev sahipliği yapan Özbek Yazarlar
Birliği nerelere gitmek istediğimi sorduğunda, Orta Asya’da görmeyi çok
istediğim yerin Harezm; Özellikle de Kadim Urgenç’in yerine kurulan
yeni Urgenç ve Hive olduğunu söyledim. gitmek istiyordum. Talebim üzerine, bu da
sağlanmıştı ve bir sabah yola çıkmıştık. Nukus’tan ayrıldıktan kısa bir süre
sonra “Kızılkum Çölü”ne girmiştik. Amuderya (Ceyhun)’nın sol yanı Kızılkum,
Türkmenistan toprakları olan sağ yanı ise “Karakum” çölü idi. Karşımıza çıkan
“Karadağ”, bir ova ülkesi olan Karakalpakistan’ın en yüksek yeriydi. 7-8.
yüzyıllardan beri bilinen “Toprakkale”, 100 yıldan fazla bir zamandan beri,
konik tepenin üzerinden ovayı gözetliyordu. Sağ yanımızdaki Toprakkale’yi bir
süre seyretmiştik. Rehberim Şerif Halmuradov; “Bu kale, Harezm’in köküdür.”
demişti. O seyahatte bana refakat edenlerden şair Jienbay İzbaskanov da;
“Toprakkale karşıda / Karadağ’ın başında” dizeleriyle başlayan şiirini
okumuştu. Sol yanımızdaki “Berdak” kolhozunu geçerken bir Karakalpak için “Ozan
Berdak”ın ne denli önemli olduğunu öğrenmiştim… “Kıpçak” adlı köyden geçerken
de bu köyün Harezm’in en eski köyü olduğu bilgisini almıştım. Bir buçuk saatlik
yolculuktan sonra Harezm toprağına girmiştik. Az sonra da Oblastın (Vilayetin)
merkezi olan Urgenç’teydik. Bu Urgenç, Cengiz Han’ın yerle bir ettiği kadim
Urgenç’in yakınında kurulan yeni Urgenç’ti. Harezm’in merkezi olan Urgenç
nüfusu 120 bin dolayında idi. Çevresiyle birlikte vilayetin nüfusu, 1 milyonu
buluyordu. Tarihî Hiva da buraya bağlıydı. Urgenç’ten Taşkent, Buhara,
Semerkand ve Moskova’ya direkt uçak seferleri vardı. Hava yolu ile gelenlerin
rahat yolculuk yapabilmeleri için Urgenç-Hiva arasında mükemmel bir kara yolu
yapılmıştı. Kadim Türk yurdu olan
Hiva’yı gönül rahatlığı ile doya doya gezebilmeyi çok istemiştim. Ama hava
soğumuş, yağmur yağmaya başlamıştı.. Hiva, İpek Yolu üzerindeydi ve 11-13.
yüzyıllarda Harezm Devleti’nin başkentiydi. Benim ziyaret ettiğim tarihte 2400
yaşında olan kentin, UNESCO tarafından korunan kentler listesine alınması için
çalışılıyordu. O tarihte Hiva’da 45
bin kişi yaşıyordu. İç kalenin çevresi 6500 metreydi ve 26 hektarlık bir alana
yayılıyordu. İç kalenin “Halvan”, “Taş”, “Bahçe” ve “Ata” adlı 4 kapısı vardı.
İç Kaleyi de içine alan kent alanı ise 54 hektardı ve tam 10 kapısı
bulunuyordu. Hiva, artık bir müze kent olmuştu. Bize kenti, Müze Müdürü
Kurbanbay Babacanov gezdirmiş ve çok yararlı bilgiler vermişti. Ama hemen
belirtmeliyim ki, burayı layıkı ile gezebilmek için orada birkaç gün kalmak
gerekirdi. Hiva, açık bir müzeydi. Öylece korunuyor ve bir yandan da restore
çalışmaları yapılıyordu. Burası Türklerin ilim, irfan yuvasıydı. Adım başında
bir medrese, mescitler, minareler… Orta Asya Türk mimarisinin en güzel örnekleri
ile Özbek Türk sanatı gözler önüne seriliyordu. Seyrine doyum olmayan mimarinin
yanı sıra, çini ve ağaç oymacılığı sanatlarımız sergileniyordu. Geziye turistik
otel olarak kullanılan Muhammed Emirhan Medresesi’nden başlamıştık. Oradan,
Özbek Türklerinin ikinci klasiği olan Agâhi’nin medresesine gidip görmüştük.
18-19. yüzyıllarda Hiva Hanı’na karşı çıkanların kapatılıp işkence gördükleri
“zindan” sıradaki ziyaretgâhımızdı. II. Muhammed Rahimhan Medresesi’ni
gezerken, 1871 yılında medreseyi kuran Rahamhan hakkında bilgiler almıştık. Bu
zat han olduğu gibi, şair, âlim, fazıl bir kişi ve bestekârdı. Ülkenin bütün
âlimlerini etrafına toplamış ve onları korumuştu. “Erk” adı verilen bir “Hanlar
sarayı” vardı. 6-7. yüzyıllarda inşaa edilen bu saray içinde, cami, yazlık-kışlık
bölümler, darphane, yıkılmış iki saray, kuyu, avlu, harem bölümü, kabul
salonları vb. vardı. Burada mermer, ağaç ve çini sanatının şaheser örnekleri
vardı. 1905 yılında inşaa edilen Kadı Kalan (Selim Ahund) ya da Büyük Kadı
Medresesi de görülesi yerlerdendi. 1842’de kurulan Allakulihan Medresesi, 1 ay
içinde inşaa edilip hizmete açılmıştı. 1873’de kurulan Yakupbay Hoca Medresesi,
irfan yuvalarından biriydi. 1825-1899 yılları arasında yaşamış olan Kâmil
Harezmi Ev Müzesi, ilk Özbek bestekârının ebediyen yaşatılmasını sağlıyordu. Bu
zat, Özbek musikisini ilk notaya alan kişiydi. Ünlü Türkmen ozanı Mahdumkulu
Feraği’nin 1750-1755 yılları arasında tahsil yaptığı Şir Gazi Medresesi,
1712’de kurulmuştu. Kadim bir bina içerisinde bu medrese adıyla yaşatılıyordu.
İçeri Kale’de bir de Tıp Tarihi Müzesi oluşturulmuştu. Müze girişinde 10-19.
yüzyıllarda Harezm’den yetişen âlimlerin portreleri bulunuyordu. Biruni, İbni
Sina, Kamariy, Yusuf Harezmi, İbn Irak, İbn Hammar, Mesihî, Çağminin, İlâki,
Me’mun, Ebul Gazi Bahadır Han, Musa Harezmi, Hazarankiy vb. gibi âlimlerinin
portresi sergilenirken; müzenin bir odası da Biruni Salonu olarak
düzenlenmişti. Biruni 973-1048 yılları arasında yaşamış bir bilgindi. Müzede
bitkilerden ilaç yapımı ile ilgili yayınlar da sergileniyordu. İbni Sina Salonu
ise, bizim için çok önemliydi. Zira 980-1037 yılları arasında yaşayan bu
değerli bilgin, ülkemizde en çok tanınan bilim adamlarından biriydi. Rus bilgin
Gerasimov İran’a, Hamedan’a değin giderek İbni Sina’nın mezarını açmış, kafa
tasına bakarak, onun birçok büstlerini yapmıştı. İbni Sina eserlerinin önemli
bir kısmını Harezm’de yazmıştı. Pelvan Ata türbesi, 1835’de yapılmıştı. Çeşitli
ülkelere giderek güreşmiş ve hiç yenilmemiş bir pehlivandı, Pelvan Ata.
1247-1321 yılları arasında yaşamış olan bu zatın mezarının üzerinde çok güzel
çiniler vardı. Müzeyi, 1806’da tahta çıkan ve 1825’te vefat eden, I. M.
Rahimhan yaptırmıştı. Ebulgazi Bahadır Han Türbesinde, kendisiyle birlikte oğlu
Enüşe de medfundu. Türbenin duvarları Pelvan Ata’nın şiirleriyle süslenmişti.
İsfendiyar Han anıt mezarı da İçeri Hiva’da bulunuyordu. Han Veziri İslam Hoca
Medresesi, 1908’de inşaa edilmiş; mescit kısmındaki minare 1910’da yapılmıştı.
57 metre yükseklikteki minare ilginç ve güzeldi. Talib Mahsun Medresesi… Cuma
Mescidi, 10-18. yüzyıllarda inşaa edilmişti. Mescidin, Afyonkarahisar’daki Ulu Cami’yi andırması
dikkatimi çekmişti. Ama iç sütunlar işlemelerle süslenmişti. İmarethanesi de
olan mescit 1983 yılında restore edilmişti ve mescitte aynı anda 3500 kişi
namaz kılabiliyordu. Allahkuluhan Medresesi… 1652’de inşaa edilen Akmescit…
Kutluk Murat Medresesi… 1657’de Abulgazi Bahadır Han ve oğlu onuruna inşaa
edilen hamam… Hamam, , 1882’de restore edilmişti. Kervansaray… Harem – Taş
Avlu… Allahkuluhan döneminde inşaa edilmiş olup harem, arz ve kabul kısımları
olan üç bölümden ve 163 odadan oluşuyordu. Burada küçük de olsa bir Etnografya
Müzesi oluşturulmuştu. Harezm Cumhuriyeti 1920
yılında Hiva’da, Harezm Halk Cumhuriyeti kuruldu. Doğuda bu bir ilk idi. 1921’de
cumhuriyetin adı Harezm Halk Sovyet Cumhuriyeti oldu. 1922’de Harezm Sovyet
Sosyalist Cumhuriyeti oldu. 1914’de Özbekistan’a bağlı Harezm Vilayeti oldu. O
tarihte Özbekistan’ın adı Türkistan Vilayeti idi. 1873’de Orta Asya’nın ilk taş
baskı matbaası burada kurulmuştu. Me’mun Akademisi, Harezm’de kuruldu.
Tarihteki ilk akademi bu idi. Tüm SSCB çapında ilk en büyük kütüphane Harezm’de
idi. Moğollar bu kütüphaneyi Ulan-Batur’a götürdüler. Ancak, Harezm’den
götürülen kitaplar, zamanla başka ülkelere götürüldü. 1598’de Harezm’in
başkenti Urgenç’ten Hiva’ya nakledildi. Harezm Devleti’nin 300 yıllık
tarihinde, 47 padişah gelip geçti. Rus bilgini S.P.Tolstov Hiva’da kazılar
yaptı. Türkmenistan’a bağlı Taşoğuz kenti, Harezm devleti sınırları içindeydi.
Harezm insanının dili de kültürü de farklıdır. Burada konuşulan dil, Türkiye
Türkçesi’ne yakındır. Harezm’de Toprak Kale, Cambas Kale ve Koy Kırılgan Kale
adlı kaleler vardır. Cambas Kale’de 125 kişinin barınabileceği bir ot çadır
bulundu. Koy Kırılgan Kale’nin minaresi ilginçtir. Burası zamanında rasathane
işlevi görmüştü. Torka Kale’de, eski Harezm alfabesiyle yazılı kâğıtlar
bulunmuştu. Araplar Harezm’e, 8. yüzyılda gelmişlerdi. El-Me’mun Sarayı,
akademi gibiydi. Biruni, Amerika’nın mevcudiyetini Kristof Kolomb’dan 500 yıl
evvel saptamış ve yazmıştı. Ama o günün koşullarıyla Amerika kıtasına
gidebilmek mümkün değildi… |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
KIRGIZİSTAN MİLLÎ OZANI TOKTOGUL 160. YAŞINDA - 04/10/2024 |
KIRGIZİSTAN MİLLÎ OZANI TOKTOGUL 160. YAŞINDA |
ÖLÜMÜNÜN 500. YILDÖNÜMÜNDE ŞAH İSMAİL HATAYİ - 01/10/2024 |
(Ve Türk’ün Türk’ü kırdığı Çaldıran Savaşı) |
TÜRKLERİN EFSANEVİ ATASI DEDE KORKUT - 24/09/2024 |
TÜRKLERİN EFSANEVİ ATASI DEDE KORKUT |
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 50 YAŞINDA - 20/09/2024 |
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 50 YAŞINDA |
Tebrizli Türk MESUD PEZEŞKİYAN İran Cumhurbaşkanı Seçildi - 17/09/2024 |
Tebrizli Türk MESUD PEZEŞKİYAN İran Cumhurbaşkanı Seçildi |
ÇİNGENELER = ROMANLAR - 13/09/2024 |
ÇİNGENELER = ROMANLAR |
GÖKTÜRKLER – KÖK TÜRKLER - 10/09/2024 |
GÖKTÜRKLER – KÖK TÜRKLER |
BÜYÜK ZAFER (ZAFER HAFTAMIZ MİLLETİMİZE KUTLU OLSUN) - 30/08/2024 |
BÜYÜK ZAFER (ZAFER HAFTAMIZ MİLLETİMİZE KUTLU OLSUN) |
Millî Mücadele Şehidi TAYYAR RAHMİYE HATUN - 27/08/2024 |
Millî Mücadele Şehidi TAYYAR RAHMİYE HATUN |
Devamı |