Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi10
Bugün Toplam102
Toplam Ziyaret841496
Takvim
Saat
KÜNYE
MUT'TAN HABER GAZETESİ
Kurucusu: Sıtkı SOYLU
İmtiyaz Sahibi: Ali Yaver SOYLU
Yazı İşleri Müdürü: Halil SÖYLEMEZ
Tel: 0324 774 13 69 
www.muttanhaber.net
e-mail:
aliyaversoylu@hotmail.com
U
ETS : 15016-10186-48762
HASAN KURTULAN
mutludegerleme@gmail.com
EKONOMİ NEDEN DÜZELMİYOR?
20/09/2024

            Geçmiş yazılarımda kullanmakta olduğumuz para/banknotun tanımını ve işlevlerini uzun uzun bahsetmiştim. Özetle, devletin itibarını kullanarak, hükümetin yetki verdiği (T.C.Merkez Bankası vd) kurumlar aracılığıyla piyasaya sürdüğü, değişim(tedavül), değer biçme ve tasarruf amaçlı kullanılan ve değerini devletin itibarından alan, kullananların verdiği değere göre işlem gören kıymet (değer) durumundadır. Piyasa tabiriyle söylersem, devletin hatır çekidir ve aslında fiili karşılığı hemen hemen yoktur, itibarî bir şeydir.

            Bu noktada, geçmişte kullanılan ve içsel değeri olan altın, gümüş, bronz vb madenlerden üretilen paralarla banknotun karşılaştırılamayacağına dikkat etmek gerekir. Altın ya da gümüşten yapılan parayı eritseniz halâ kıymeti vardır ve işe yarar. Oysa mevcut para sisteminde -ki yakın zamanda farklı ülkelerde yaşandı- itibarı kalmayan parayı ancak ateş yakmakta kullanabilirsiniz.

İtibara dayalı ve karşılığı olmayan bir kıymetin piyasa değerini de büyük oranda bu kıymeti kullanan tarafların belirleyeceği ortadadır. İtibarına dayanılan devletin ve o devleti yöneten hükümetin itibarı zayıflarsa, çeşitli sebeplerden durumunda bozulmalar olursa, doğrudan piyasaya sürdüğü paranın değeri düşer, insanlar tercih etmemeye başlarlar.

            Somut bir örnekle izah etmek isterim. Bir tüccar düşünün, itibarlı, sözü senet gibi, çekleri ve senetleri zamanında ödenen, sözlerine ve sözleşmelerine azami dikkat eden, işleri yolunda birisi. Piyasada o tüccarın kestiği çekler, verdiği senetler, nasıl olsa zamanında ödenir diye itibar görmektedir.

            Belli süre sonra, tüccarın piyasada dolaşan çekleri normal ticari faaliyetinin çok üzerinde olmaya başlar, üzerindeki rakamlar büyür ve tüccarımız gerek özel hayatında, gerekse iş hayatında özensiz davranmaya, yüksek risk almaya, borçlanmaya başladığı, işlerini iyi takip etmediği ve zarar ettiği öğrenilmeye başlar.

            Tüccarımızın sözlerini yerine getirmemeye başladığı, imzaladığı evraklar, sözleşmelere riayet etmediği, keyfe keder tavırlar göstermeye başladığı anlaşılmaktadır.

Daha önce üzerindeki değerinden kabul edilen tüccarımızın çekleri, ödenmeme riskine karşı temkinli işleme alınmaya başlar, örneğin 100 birimlik çeki artık 80 hatta 60 birim üzerinden kabul edilmeye başlanır. İşte buna değer kaybı diyoruz ve halk olarak enflasyon şeklinde yaşıyoruz.

Tüccar, çeklerinin düşük değerlerle işlem görmesinden rahatsızsa -ki normal olarak rahatsız olmalıdır- çeki işleme alan taraflara “merak etmeyin, çekin kefili benim, vade geldiğinde ortaya çıkabilecek riskinizi ben ödeyeceğim” demek durumundadır ki buna piyasada “Merkez Bankası referans faizi” diyoruz. Bu faiz oranının piyasadaki tüccarın itibar kaybıyla orantılı olması lazımdır ki insanlar o farkı kabul edip çekleri/riski alsınlar. Aksi halde geçmişte yaşadığımız gibi yüksek enflasyon şartlarında düşük faiz oranıyla piyasayı ikna etmek ve itibarı geri kazanmanın mümkün olmadığını gördük, yaşadık.

            Bazen öyle bir noktaya gelinir ki tüccarımızın çekleri büyük oranda geçmez olur, muteber başka bir tüccarın evrakları geçerli hale gelir ki buna da “dolarizasyon” deniyor. Maalesef ülkemiz o anlamda çift paralı/çift kıymetli bir ülke durumundadır.

            Tüccarımızın çeklerinin yeniden kabul görmesi için, özel hayatı ve ticaret hayatını düzeltmesi, israf ve savurganlıktan kaçınması, sözlerine ve imzaladığı sözleşmelere, hukuka uygun hareket etmesi, problemleri kabul ederek, çözüm önerilerini piyasayla açık ve net şekilde paylaşması, evraklarının değer kaybını doğru şekilde hesaplayıp ona göre telafi edici bir garanti (MB Referans Faizi) vermesi, düzgün bir bütçe yaparak iş hacmine göre piyasaya çek/senet sürmesi gibi pek çok güven artırıcı adımlar atması gerekmektedir.

SONUÇ

            Hükümetin, işinde çok donanımlı olan sayın Mehmet Şimşek beye rağmen paramızın değer kaybını durduramaması, ekonomiyi toparlayamamasının sebepleri tam olarak bunlardır. Bu durum değişmediği sürece de maalesef sonuç değişmeyecektir.

Yapılan hatalı uygulamalar sebebiyle, 2024 ve 2025 maalesef kayıp yıllar, derhal doğru adımlar atılmaya başlanırsa 2026 yılı yaz aylarında normalleşme yaşanabilecek diye ümit ediyorum. Tüm toplum kesimlerinin buna göre pozisyon almaları menfaatlerinedir.

            Aksi halde Einstein’a izafe edilen bir sözde olduğu gibi “Aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca deneyip farklı bir sonuç almayı beklemektir.”



198 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KİMLER MUTLU? - 24/09/2024
KİMLER MUTLU?
TEKRAR MERHABA - 17/09/2024
TEKRAR MERHABA
BAK ŞU ALLAH’IN İŞİNE! - 05/03/2024
BAK ŞU ALLAH’IN İŞİNE!
GEL GEL YAPIYORLAR - 02/02/2024
GEL GEL YAPIYORLAR
DEVLETİN MALI DENİZ - 23/01/2024
DEVLETİN MALI DENİZ
BATAKLIĞI KURUTMAK LAZIM - 16/01/2024
BATAKLIĞI KURUTMAK LAZIM
YOK SAYARAK PROBLEMLERİ ÇÖZEMEZSİNİZ - 05/01/2024
YOK SAYARAK PROBLEMLERİ ÇÖZEMEZSİNİZ
BU AYIP KİMİN? UTANDIM - 29/12/2023
BU AYIP KİMİN? UTANDIM
NASIL YOLDAN ÇIKILIR? - 03/11/2023
NASIL YOLDAN ÇIKILIR?
 Devamı