İrfan Ünver NASRATTİNOĞLU
nasrattioglu@hotmail.com
TÜRKÇÜLÜK BAYRAMI
03/05/2024 Bu gün “Türkçülük
Bayramı”dır. “Türküm” diyen tüm okurlarımın ve Milletimin Bayramını yürekten
kutluyorum. Hemen belirtmek isterim ki; Türkiye’de, Türkiye Cumhuriyeti kimliği
ve pasaportu taşıyan herkesin ortak kimliği Türk’lüktür. Ülkemizde yaşayan
Türkmen, Kürt, Zaza, Kazak, Kırgız, Azerbaycanlı, Arnavut, Çerkez, Abhaz,
Gagauz, Karay, Tatar, Uygur vb. gibi tüm
etnik topluluklarda yaşayanlar Türk’tür. Büyük Atatürk bu nedenle “Ne mutlu
Türk Olana” değil, “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” demiştir. Yani Türklük, Ülkemizde
yaşayan herkesin ortak kimliğidir.Evet bugün yani 3 Mayıslar, Türkçülük Bayramıdır. Bu tarih ve Bayramın
tarihçesi şudur: 1944 yılı başlarında Ülkemiz çok önemli bir davaya sahne oluyordu. Davanın
konusu Milliyetçi Nihal Atsız’ın, Sosyalist Sabahattin Ali hakkında kullandığı
ifadelerdi. Sabahattin Ali, gayri millî düşünce yazılarından dolayı kendisini
ağır suçlamalarla eleştiren Nihal Atsız’ı mahkemeye vermişti. II. Dünya Savaşı’nın etkileri kuşkusuz Türkiye’yi de vurmuştu. Öyle ki, milliyetçi
gelişmelerin Avrupa’da yükselişi, Türk Milliyetçilerini de harekete geçirmişti.
İktidar uyguladığı denge politikası nedeniyle bazen açık, bazen üstü kapalı
şekilde bu hareketlere destek veriyordu. Örneğin Dönemin
Başbakanı Şükrü Saracoğlu, 1942’de Mecliste yaptığı konuşmada, “Biz Türk’üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü
kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar ve bir vicdan ve
kültür meselesidir” demişti. Sabahattin Ali ise o yıllarda bir yandan yazmayı sürdürürken bir yandan da
ortaokullarda ve devlet konservatuvarında öğretmenlik yapıyordu. Hasan Âli
Yücel’in Milli Eğitim Bakanı olması, Sabahattin Ali gibi sol görüşlü aydınların
devlet kadrolarında görev yapmasını sınırlı da olsa sağlıyordu. Ancak
Türkçüler, sosyalist-komünistler karşısında sert tavırlar almışlardı. Başbakan
Saraçoğlu’nun açık beyanına rağmen, Devletin önemli görevlerinde aşırı sol
kesimin görev yapmakta olduğu iddiasıyla Nihal Atsız, 21 Mart 1944’te yayımladığı
yazısında şunu yazdı: “Bunlar vatan düşmanlarına karşı
pek kayıtsız davranan Maarif Vekâleti’nin gafletinden faydalanarak mühim
yerlere geçmişler ve oradan zehirlerini saçmaya başlamışlardır… Sabahattin Ali,
bugün kültür işlerinin mühim bir mevkiinde, Maarif Vekili Hasan Âli’nin şahsi
sempatisi sayesinde, batırmak istediği Türk milletinin parasıyla rahatça yaşamaktadır.
Mevcut kanunlar kâfi değilse bu bozguncular ocağının kökünü kurutmak için yeni
kanunlar yapınız…Tövbekâr olmuş bir fahişe, artık namuslu sayıldığı halde,
nasıl namuslu ailelerin harimine alınmazsa, eski düşüncelerinden dönmüş olan
komünistlerin de devlet harimine alınmamaları gerekir…” Nihal Atsız’ın bu çok sert ve ağır ithamlar dolu yazısı büyük yankı
yapmıştı. Sabahattin Ali, Nihal Atsız’a hakaret davası açtı. Sabahattin Ali’yi
dava açmaya ikna edenlerden birinin bizzat Hasan Âli Yücel olduğu söylendi. Dava 26 Nisan 1944’te Ankara’da görülmeye başlandı. Duruşma için iki gün
önce Ankara’ya gelen Atsız’ı kalabalık bir grup karşıladı. Aynı kalabalık,
mahkeme salonunda da vardı. Duruşma esnasında
gerilim hiç düşmedi. Sabahattin Ali, “vatan haini” ifadesinin insana yapılabilecek
en ağır hakaret olduğunu söyledi. Salonda milliyetçi öğrenciler vardı. Bunlar
arasındaki Osman Serdengeçti Sabahattin
Ali’ye saldırdı. Karmaşa içinde duruşmaya iki kez ara verildi, sonra da mahkeme
davayı erteledi. 3 Mayıs 1944 tarihindeki ikinci duruşmaya polis milliyetçileri almayınca, bunlar
önce Adliye önünde, sonra da Ulus Meydanında, “Kahrolsun komünistler”,
“Kahrolsun Moskova uşakları”, “Çok yaşa Atatürk!”, “Çok yaşa milliyetçi
Türkiye!” sloganları atarak eylem yaptılar ve Sabahattin Ali’nin kitaplarını
yaktılar. Milliyetçi gençler Başbakan Şükrü Saraçoğlu ile görüşmek istediler
ise de buna imkân bulamadılar. Eylemin boyutları genişleyince polis olayları
şiddetle bastırdı; yaralanan, kolu kırılanlar oldu ve 165 milliyetçi genç göz
altına alındı. 9 Mayıs’taki mahkeme sonucunda mahkeme Nihal Atsız’a dört ay hapis, yüz
lira para cezası verdi. Hapis cezası ertelendi. Ancak kısa süre sonra
Irkçılık-Turancılık davasından cezaevine girdi. 3 Mayıs 1944 tarihli duruşmasından sonra Ankara’da yaşayan
olayları anmak amacıyla, bir yıl sonra ilk defa 3 Mayıs 1945 tarihinde Tophane
Askerî hapishanesinde Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan, Nejdet Sançar ve Reha
Oğuz Türkkan başta olmak üzere 10 mahkûm tarafından Türkçülük Bayramı kutlanmış
sonraki senelerde de devam eden toplantılar Türkçülük Günü (Bayramı) adını
almıştır. Fethi Tevetoğlu, Alparslan Türkeş, Nurullah Barıman, Zeki Özgür Sofuoğlu,
Fazıl Hisarcıklı, Hüseyin Nihal Atsız, Hüseyin Namık Orkun, Nejdet Sançar, Saim
Bayrak, İsmet Rasin Tümtürk, Cihat Savaş Fer, Muzaffer Eriş, Fehiman Altan,
Yusuf Kadıgil, Cebbar Şenel, Zeki Velidi Togan, Orhan Şaik Gökyay, Hikmet
Tanyu, Reha Oğuz Türkkan, Hamza Sadi Özbek, Cemal Oğuz Öcal, Sait Bilgiç olmak
üzere toplam 23 milliyetçi yargılanmış; 29 Mart 1945 Perşembe günü verilen kararla 13
sanık beraat etmiş, Prof. Dr. Zeki Velidî Togan, Hüseyin Nihal Atsız, Reha Oğuz
Türkkan, Nurullah Barıman, Cihat Savaşfer, Nejdet Sançar, Dr. Fethi Tevetoğlu,
Alparslan Türkeş, Cebbar Şenel ve Cemal Oğuz Öcal’a 10 yıla kadar uzanan
değişik hapis ve sürgün cezaları verilmiş, öteki sanıklar beraat etmiştir. Daha
sonra dâvâ Askerî Yargıtay’a taşınmıştır. Fakat Yüksek Mahkeme 1. İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi’nin bu kararını
“usul ve esas yönünden” bozmuştur. Tutuklu sanıkların hemen salıverilmesini ve
davanın 2. Sıkıyönetim Mahkemesinde görülmesini kararlaştırmıştır. Bu karar, 26
Ekim 1945 günü, yıldırım telgrafı ile İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığına
bildirilerek tutukluların hemen salıverilmesi sağlanmıştır. Böylece, kimi
Türkçüler için 1 yıl beş buçuk ay süren hapis ve zindan hayatı sona ermiştir. Zeki
Velidi Togan, Alparslan Türkeş, Nihal Atsız, Reha Oğuz Türkkan, Cihat Savaş
Fer, Nurullah Barıman, Fethi Tevetoğlu, Nejdet Sançar, Cebbar Şenel ve Cemal
Oğuz Öcal 26 Ekim 1945'e kadar tutuklu kalmışlardır. TÜRKÇÜLÜKLE İLGİLİ ÖZLÜ SÖZLER *Hepiniz birer Türk
Bayrağı'sınız. Bayrağı lekelemeyin, kirletmeyin yere düşürmeyin. *Hürriyetin tek
garantisi mülkiyettir. *Türk töresi, Türk
ülküsünün ayrılmaz parçasıdır. *Türk Devleti'nin
yenilmez, zinde hayat gücü ve Türk Milleti'nin teminatı ve istikbali
gençliktir. *Türklük bedenimiz,
İslamiyet ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur. *Bir fikre, bir
ideolojiye, kendisinden daha üstün bir fikirle karşı çıkılır. * Türk'ün en önemli
vasfı teşkilâtçılığıdır. *Cesaret, yüreklilik,
atılganlık olmayan hiçbir dâva başarıya ulaşamaz. *Türk Devleti'nin yenilmez, zinde hayat gücü ve
Türk Milleti'nin teminatı ve istikbali gençliktir. *3 Mayıs büyük milletimizin ebediyete kadar
yaşayacağına inanan Türk milliyetçilerinin yeniden doğuşudur.
Türk'ün
ilk ve milli vazifesidir. *Taş kırılır, tunç erir ama Türklük ebedidir. *Her Türkçü, bulunduğu yerin görevini inançla
yaparsa, Türkçülük ülküsü sağlamlaşır. Türklük güçlenir.
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
KIRGIZİSTAN MİLLÎ OZANI TOKTOGUL 160. YAŞINDA - 04/10/2024 |
KIRGIZİSTAN MİLLÎ OZANI TOKTOGUL 160. YAŞINDA |
ÖLÜMÜNÜN 500. YILDÖNÜMÜNDE ŞAH İSMAİL HATAYİ - 01/10/2024 |
(Ve Türk’ün Türk’ü kırdığı Çaldıran Savaşı) |
TÜRKLERİN EFSANEVİ ATASI DEDE KORKUT - 24/09/2024 |
TÜRKLERİN EFSANEVİ ATASI DEDE KORKUT |
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 50 YAŞINDA - 20/09/2024 |
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 50 YAŞINDA |
Tebrizli Türk MESUD PEZEŞKİYAN İran Cumhurbaşkanı Seçildi - 17/09/2024 |
Tebrizli Türk MESUD PEZEŞKİYAN İran Cumhurbaşkanı Seçildi |
ÇİNGENELER = ROMANLAR - 13/09/2024 |
ÇİNGENELER = ROMANLAR |
GÖKTÜRKLER – KÖK TÜRKLER - 10/09/2024 |
GÖKTÜRKLER – KÖK TÜRKLER |
İSLAM DÜNYASI TURİZM BAŞKENTİ H İ V A - 03/09/2024 |
İSLAM DÜNYASI TURİZM BAŞKENTİ H İ V A |
BÜYÜK ZAFER (ZAFER HAFTAMIZ MİLLETİMİZE KUTLU OLSUN) - 30/08/2024 |
BÜYÜK ZAFER (ZAFER HAFTAMIZ MİLLETİMİZE KUTLU OLSUN) |
Devamı |