Sadık emmimde kısa gonçlu çizme.. çizgili pijama takım.. takımın üstünün düğmeler açık.. atlet ıslak.. pijama üst ıslak.. başında mendil bağlı.. pijama alt paçalar çizmenin içinde.. elinde bağ bahçede kullanılan büyük kürek.. 

Sadık emmim havuzun suyunu salmış derinlik 20 santim kalacak şekilde.. dalmış havuza çizmesi ile.. ama çizmelerin içi su dolu.. Sadık emmim sinirli.. ağzında kendine has sinkafları.. bana hiç aldırış etmedi Sadık emmim.. havuzun yanına varınca gördüğüm manzara enteresandı.. 

Suyun yüzünde kuyruk kısmından yarıya kadar yenmiş yılanbalıkları, arkalarınca barsakları uzarken şaşkın bakıyorlardı bana.. bir gün evvel yılanbalıkları karabalıkları yer demişlerdi, o tez çürümüş.. karabalıklar yılanbalıklarını hocurum etmiş.. Sadık emmim öfkeyle küreğin yan kehini karabalıklara savuruyor acımasız.. adı batasıcanın gırık dölünün gunnadıkları diyor.. 

Kara balıkların kurtulanı küçük havuzun öte yanına üşüşüyor hızla.. kürek darbesi yeyip hareketsiz kalanları Sadık emmim dışarıya fırlatıyor.. hakettiniz bu muameleyi diyor.. neslinizi kurutacağım filancağız gibi diyor.. şaşkın izliyorum ben... 

Bir süre sonra bu savaştan vazgeçiyor Sadık emmim.. yarım yılanbalıklarını küreğin ucuyla dışarı atıyor.. havuzdan sırılsıklam çıkıyor.. çizgili pijamanın üst eteklerinden sular akıyor.. pijama üstünün cepleri su dolu.. 

Oğlum topla şu balıkların hepsini, ben kova getireyim, dolduralım kovaya diyor.. iki pilastik kova balık.. yılanbalıkları yarım.. karabalıkların hepsi küreğin kehinden darbeli.. bu iki kova balıkla kahvenin oraya varıyorum.. babam şaşkın.. olan biteni anlatıyorum.. bir süre gülüşüyorlar.. derken babam Nazmi amcam ve Gürkan amcama sesleniyor.. haydi şu balıkları temizleyip salatayı filan hazır edelim.. Sadık emminin canı sıkkındır.. gelir gelmez masaya oturtup gönlünü hoş edelim diyor.. filan cağız gibi neslinizi kurutacağım diye diye kürekle balık avladı Sadık emmim diyorum.. 

Beriki birisi dua et goca tek kırma tüfeği kapıp gelmemiş deyip gülüyor.. bir başkası ise filan cağız denen kişinin keklik neslini bitireceğim, neslinizi keseceğim dediği hikayeyi anlatıyor.. yaylada herkes gülmece, gırgır şamata.. ama tatlı bir telaş.. herkes sadık emmiye hazırlık yapıyor.. fırıncı İsmail hoca yılanbalıklarını temizleyin bana verinde Abitle biz onlardan güveç hazırlayalım diyor.. 

Ben gülerek izliyorum bu tatlı telaşı.. esasında da kekliğin neslini kesecek olanın hikayesine gülüyorum katıla katıla.. olay şu.. kış günü keklikler ysylanın kenar içlerinde çok oluyor.. Nazmi amcamın evinin denginde keklik avlayan bir yaylalımız kekliğin birine atış yapıyor.. yaralanan keklik ileride bir çalıya iniyor.. bizimkisi koşuyor o çalılığa.. ama o varınca keklik havalanıp yüz metre kadar ileri konuyor.. bizimki koşa koşa arkasında.. derken keklik gene uçuyor yan peş kanat.. az ileriye konuyor.. bizimkisi kekliğin peşinde.. keklik ordan havalanıp kestirmeden ölüsidiği civarına partıldıyor..

Bizim avcı koşuyor yoldan.. dolanıp geliyor ölüsidiğine.. keklik gene partıldıyor.. bizimki peşine.. hülase sabah on civarı başlayan kovalamaca sıra teknelere yakın bir yerde son buluyor.. bizim avcı yakaladığı kekliğin kanadına basıp kafasını keserken diğer yandan da öfkeyle ve kan ter içinde bağırıp söyleniyor... daha durun siz diyor kestiği ve kendini gün boyu arkasınca koşturan kekliğe.. daha sizin neslinizi kesecem bu dağlardan diyor.... 

Öğleden sonra Sadık emmim grimsi takım elbise beyaz gömleğiyle çarşıya geldi.. babam dahil herkes telaşlı.. herkes içinden gülüyor amma Sadık emmimi başköşeye buyur ediyorlar.. sular bulandırılıyor bardaklarda . 

Soğuk yayla suyunda soğuyan iksirli şişenin suyu, soğuk yayla suyuyla bulanırken, bardakların dışı buğulanıp, billur billur terliyor.. bu koşturmalarla oturulan sofrada herkes önce Sadık emmimin bardağıyla çin çin yapıp şerefe ve sağlığa kaldırıyorlar kadehlerini.. anılarınıza saygıyla...