Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam352
Toplam Ziyaret783373
Takvim
Saat
KÜNYE
MUT'TAN HABER GAZETESİ
Kurucusu: Sıtkı SOYLU
İmtiyaz Sahibi: Ali Yaver SOYLU
Yazı İşleri Müdürü: Halil SÖYLEMEZ
Tel: 0324 774 13 69 
www.muttanhaber.net
e-mail:
aliyaversoylu@hotmail.com
U
ETS : 15016-10186-48762
Meriç Tunca
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE 62
05/01/2024
(Geçen Sayıdan Devam)
 
      Koyun yoğurdunda Sertavul kokmalı. Uzatmayayım. Küdem yoğurdun yaratıcısı Ali Demirdağ amcayı ziyaret ettim. Küdem yoğurt için teşekkür etmek amacım. Öptüm elini. Yoğurttan bahsettim. İçindeki hangi güzel ıtır aromanla, hangi büyük sevginle yarattın Ali amca bu yoğurdu. Çok teşekkür ediyorum size, bu lezzet için hep borçlu olacağım size dedim. Otur oğlum hele dedi mandırasının önünde. Kahve söyledi. Sağol oğlum dedi. Bana yıllar evvel çok güzel bir adam değdi dedi. Bu adamın benim üzerimde hep hakkı var, benim ustam. Çok saygı duyduğum birisi. Sen tanımazsın oğlum. Yıllar var rahmetli oldu. Biz bile yaşlandık.       Çarşıda bir kahvehane vardı. Ben o kahvehanenin ilk çıraklarından, ilk garsonlarından biriyim. Sadece kahve içilirdi eskiden mutta. Çarşı esnafı bağırırdı filan dükkana 5 kahve köpüklü olsun, kırk yıl hatırlı olsun. Beş kahvelik cezvede pişerdi odun ateşinde kahve. Kahve pişmeden hemen evvel el değirmeninde tazecik öğütülürdü. Ustam çok zaman kahvenin önünde kahve çekerdi el değirmeniyle. Çok severdim ustamı. Başımı okşadığında dünya benim olurdu.       Yövmiyemden ayrı sık ara harçlık verirdi, sevinirdik. Kahve tek istendiyse tek kahvelik cezvede pişecek illaki. İki kahve istendiyse iki kahvelik cezvede, on beş kahve istendiyse on beş kahvelik cezvede pişecek. Bildiğin zanaat kahvecilik. Kahvehanenin duvarında yüzlerce cezve asılı olurdu boy boy. Boy boy bakır cezveler. Hepsi tiril tiril. Ustam bir gün beni çağırdı. Çarşı pazar günleri kapalı olur. Bizde kapalıyız pazarları. 
      Haftada bir gün tatilim var. Oğlum Ali dedi ustam. Yarın tatilin ama, yarın benimle Konya'ya gel bana yoldaş ol, alavere yapalım eksik gedik. Cezve alalım, fincan alalım, lokum alalım, kahve çekirdeğimiz azaldı üç beş çuval kahve alalımda bana yardım et. Sevine sevine gittim ustamla Konya'ya. Çok şey aldık. Ustam her gittiğimiz yerde saygıyla karşılanıyor. İzzet ikram çok ustama ve bana. Son dükkân kahve alacağımız dükkân. Adını unuttum şimdi. Yahudi bir esnaf. Hoş dilli. Çok büyük saygıyla, reveranslarla karşıladı ustamı. Bire İbrahim efendiciğim seni dahaca beklemiyordum, işlerin iyi herhalde ki geldin kahveyi bitirip. Çok konuşmazdı ustam. Çok şükür dedi. Beş çuval kahve koyun arabaya dedi. Ustama ve bana siyah renkli, cam bardakta, dumanı üstünde bir su ikram ettiler. Çaymış. Bildiğin kara çay. Ustam bir yuttu, yamdındı biraz, bir daha yuttu. Sonra ben bunu içmem dedi. Kahve ikram edildi hemen sonra. Yahudi anlattı. İbrahim Efendi üç beş yıla kalmaz bu çay bütün kahvehanelerde devrim yaratacak, yapması da kolay, satması da kolay olacak. Arabaya iki çuval koydurdum, hediyemdir. Her kahve isteyene, yanında bundan ikram et. İçen içer, içmeyen döker. İki yıla kalmaz çay istemeye başlarlar. Seslenmedi ustam. Borcumuzu bilelim de ödeyelim, malum yol uzun, ama o iki çuval çayın parasını da ekle hesaba. Mutta iki üç yıl her kahveyle çay taşıdık esnaflara. Çay ikramımız. Mut o iki üç yılda öğrendi çayı. Ve sonrasında çay daha çok tercih edilir oldu. Allah rahmet etsin ustama. Bana o güzel adam değdi oğlum. Bu yoğurtta eski zaman güzellikleri ve hatırlı yıllar var işte dedi. Bak ustamın torunu bana teşekküre geldi. Sevindim, gururlandım, ağladım musmutlu.. sarıldın ali amcama.. başımı okşadı. Çok mutlu oldum. Hekimim başım okşandı. Baş okşamanın, okşanmanın yaşı yokmuş ve insanları mutlu ediyormuş. Ali amcadan öğrendim. Ben  etkileştiğim herkesin, ama herkesin, kadın erkek, çocuk yaşlı ayırmam başlarını okşarım o gün bugündür. Nurlarda ol ali amcam. Hepinizin anılarına saygılarımla. Hatıralarımızda çok güzel sedalarınız. Keşke sizlerin, o güzel insanların gölgesinde biraz daha demlenebilseydik.. saygıyla.. herkes güzele çoğalsın..
      Dedemi kaybettiğimizde ben yedi yaşımda filandım. Kale mahallesinde Döşlerin evinde kiracıydık. Dedemin cenazesi kendi evinden değil bizim evden kalktı o zamanlar. Yeri gelmişken dedemizi çok sevdiğimizi söylemek istiyorum. 140 kiloluk uzun olmayan, şişko bir adamdı dedem. Benim kollarım onu kucaklayıp sarmaya yetmezdi, ancak göbeğinin bir kısmını kucaklayabilirdim sarılınca. Kalın dudaklıydı. Filtresiz üçüncü cıgarası içerdi. Sigaranın yarısı kalın dudaklarında ıslanırdı.
      Babam ilkokul mezunuydu. Şartlar gereği okuyamamış. Hep heves etmiş ama kimseye söyleyememiş beni okutun diye. Bu sebepten bütün çocuklarına hep okuyun dedi ve bütün çocukları okudu. Babam çok zeki bir adamdı. Orman arazisinde bir kerestenin kaç metre kaç mikap geleceğini anında hesaplardı. Yazının ileriki bölümünde ilkokul arkadaşı Yaşat Manavın bana aktardıklarını anlatacağım unutmazsam.
      Tam bu noktada Tunca'nın çocuklarının nerelerde okuduklarını yazayım. En büyüğümüz İbrahim Tunca İstanbul üniversitesi iktisat fakültesinde okudu. Onun küçüğü Rasim abim Edirne tıpı kazandı. O kazandığı yıl Edirne tıp derslerini Cerrahpaşa'da görüyordu. Ertesi yıl Edirne'ye taşındı okul. Abim yeni açılan okulun zorluklarını, aksaklıklarını görünce, not ortalamasını çok yüksekten tutturarak yatay geçişle Çukurova tıp fakültesinden mezun oldu. Ankara hastanesinde göz ihtisası yaptı. Bizim evin en hırslı ve en zekisidir kendisi.
      Hepimiz karerince zekiyiz elbette. Ama hırs takviyesi ile o çok zeki. Ben İstanbul üniversitesi Cerrahpaşa tıp fakültesi mezunuyum. İhtisas yapmadım. Benim  küçüğüm Tuna Tunca İstanbul üniversitesi orman fakültesi mezunu. En küçüğümüz Hatice Tunca ( evli olduğu için şimdiki soyadı Arda) Uludağ üniversitesi gıda mühendisliği mezunu. Tunca'nın üç çocuğu İstanbul üniversitesi mezunu.
Annem Ayten Tunca. Kızlık soyadı Köselerli. Annemin dedeleri birkaç yüzyıl Köselerli aşiretinin reisliğini yapmışlar. O taraf sülalede de İbrahim oğlu İbrahim çok. 
      Annemin babasının adı Rasim Köselerli. Annesinin adı Hatice. Anneannem Gencelili. Annem üç dört yaşlarındayken babasını kaybetmiş ve yetim yetişmiş. Annem hiç okuyamamış. Okuma yazmayı davarın götünden zaman bulduğunda köye ara ara gelen muallimlerden öğrenmiş. 
      Biz 5 kardeşin ilk öğretmeni de annemiz. Annemde çok zeki birisidir. Büyüyüp yetişmelerine girmeden evvel onların çocuğu olduğuma her zaman şükrettim. Bir kez de bu satırlar aracılığı ile şükür ki Ayten ile Tunca'dan olduk demek istiyorum.
 
(Devam Edecek) 


328 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -67- - 23/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -67-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -66- - 19/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -66-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -65- - 16/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -65-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -64- - 12/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -64-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -63- - 09/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -63-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -61- - 02/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -61-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -60- - 29/12/2023
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -60-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -59- - 26/12/2023
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -59-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -58- - 22/12/2023
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -58-
 Devamı