Adıras orman saha bekçisinin oğlu hacı. Ben yaşlarda hacı. Güçlü kuvvetliyiz bizde ammaaa, bizden daha kuvvetli hacı.

Orman işçiliklerim içerisinde en zor sahadır adıras. Alahanın dikim ve çapalarını yaptık. Dandıda dikim çapa yaptık. Söğütözünde, Gümede, Elekside, Kavaközünde dikim çapa yatık. Mağras tepesi boyünca ermenek yayllalarının alt yanlarında yaptık. Beci Yalınızcabağ ve çatak bölgelerinde yaptık. 

Çaltılı bağacağız bölglerinde yaptık. Hacı sait sarıveliler tarafında yaptık. Kırkyalan yamızlarında yaptık. Mut bölgesinde orman sahalarında ayağımızın değmediği tek yer kalmadı. Bu bölgelerde yetişen bütün ormanlar benim cennet yüklü bahçelerim. 

En zorlu çalışma bölgemiz adıras. Topraksız kırmızı çakıllar öyle oynak ki zeminde. Ayakta zor durursun. Bu zorluklarla mücadele ederken dalyanlarla fidan yalağı kazarsın. Fidanın rahat yetişebilmesi için etrafını iyice yumuşatırsın. Bu arazide sucu olmak berbat bir durum hele. 

Birkaç tepe aşacaksın kaygan çakıllı dik yamaç zeminde. Su yetiştireceksin susayan işçiye. Fıçılardaki suları serin gölgeliklere koyacaksın ilimesin diye. En kötüsü de her an her yerden bir yılan fırlaması. O günlerde işçi sayısı fazla. Yüz yüzon işçi var arazide. 

Bu yüzden sucu sayısını üçe çıkardı çavuşlar. Saha bekçisinin oğlu hacıda bizimle sucu. Arazide ilerlerken, daha doğrusu ilerlemeye çalışırken kaygan çakıllara mümkün mertebe basmamaya çalışıyoruz. Arazideki büyük taşlara basa basa ilerliyoruz. 

Her seferimizde o bastığımız taşın bir veya ikisinden bir yılan fırlayıveriyor diğer birimizin istikametine. Abimle bir yamacı inecez, çıkacaz ve diğer yüksek yamaca ulaşacaz. 

Ben diyorum dikkat et abi. Kayıp gitme aşağılara. Abim diyor dikkatli bas bastığın yerlere, yuvarlanıp gitme. Abim önde ben arkadayım o anda. Abim on metre kadar önde. İki ayağım büyüklüğünde yassıca bir taşa bastım sağ ayağımla. Taş biraz kaydı ve oynadı ayağımın altında. Tam bu anda bir ok ilanı fırladı taşın altından abim istikametine. Abi yılan!!! Diye bağırdım. Korkuyla da durakladım. 

Abim elindeki 25 er litrelik iki su fıçısını da bırakmadan koşuyor baktığımda. Dayımın erkek eşeği çok hızlı koşar. Abim dayımın eşekten hızlı. 

Bekliyorum ben. Abim aşağıya ulaşıp rampaya sarınca duracak. Ve dönüp benim yanıma gelecek. Abim rampayı da çıktı dayımın eşeğinden daha hızlı. Taaa öteki yüksektepede görünen işçilerin yanına vardı bir solukta. Güldüm kaldım olduğum yerde. Bir dahaki sefere abime üç fıçı sarıp önüme alsam. Bende tek fıçıyla yola koyulsam. Abi yılan!! Diye bağırsam gene. 

Gene çıkar bu herif işçilerin olduğu tepeye. Ben kendi kendime gülerken geldi abim. İki eline avuç içi kadar taş almış. Nerde yılan diyor bana. Gülerek kalktım yerimden. Al şu fıçının birin dedim elimden. Yarışınızı yılan kazandı. Son düzlükte geçti seni dedim gülerek. Abim kül gibi bomboz. Hış hış abim. Dalga geçme ulen dedi biraz gülerek. Dayımın eşşeğinden iki misli hızlıydın dedim çok gülerek.

Güçlü kuvvetli saha bekçisinin oğlu hacı. Güzel bir çocuk hacı. Temiz ve hilesiz. Anne babası ile saha içindeki keçe ve yer yer naylon çadırlarında yaşıyorlar. Zorlu bir yaşamları var. Sabahları bizden evvel kalkıyor hacı. Katırlarıyla çatmanın su ihtiyacını getiriyor taaa aşağıdaki ırmaktan. Anne babasının her işine koşuyor hacı. Gün boyuda bizimle suculuk yapıyor. Hacıyla gittik kamyonun gölgesindeki su fıçılarından getirmeye. İki fıçı o, iki fıçı ben.

Zorluklara rağmen güle oynaya geldik işçilerin yanına. Büyükçe pinar çalısının gölgesine koyduk fıçıları. Hemen az ilerdeki kayanın üzerine oturduk soluklanıyoruz. Hemen peşi sıra su dağıtacaz. İşçilerden Havva abla su istedi. Çok susadım dedi. Abla gel iç dedik. Çok yakın Havva abla. Pınarın içindeki fıçılara yöneldi ve düştü bayıldı toprağa. İşçiler koştu geldi. Çavuş geldi. 

Havva abla kendine geldi ve yarımağız karayılan diyebildi. O ara kocaman ve upuzun bir karayılan fırladı pinarın arasından. Koştu işçiler peşi sıra. Öldürdüler kazma vura vura. Bire yirmi girişti işçiler karayılana. 

Kuyruğundan tutup kaldırdı işçinin biri yılanı. Boyundan uzun yılanın ölüsü. Altı kıpkırmızı yılanın. Kızan yılanın altı böyle kıpkırmızı olur işte dedi mustafa emmi. Eşlidir bu dedi. Bu yakınlardadır eşi. Bizi görüyordur şu an eşi dedi. Kinci olur bunlar dedi. Hacı pinarın oraya girdi fıçıları getirecek. Hazır toplanan işçilere su verecez. 

Hacı girdi pinara. Bağırdı yılan diye. Boyundan yukardan bir karayılan devrilip yere. Hiç dalgalanmadan dümdüz akarak. Çok hızlı akarak geçti işçilerin yanından. Koşsalarda yetişemedi işçiler yılana arkadan. Mustafa emmi kinci olur bu zıkkım dedi. 

Saha bekçisine dönüp çatmayın yerini değiştir dedi. Çatman çok yakın buraya dedi. Güldü bekçi. Mustafa ağa korkmayız biz dedi gülerek. Hele evin yanın yaklaşsın vururum tüfekle dedi. Bir yıl sonra duyduk. Çatmanın önünde hacıyı yalnız yakalamış karayılan. Hacının her yerini morarta morarta dövmüş. 

Hacı düzelemedi bu olaydan sonra. Hacıyı kaybettik birkaç yıl sonra. Bir güzel çocuktu hacı. Güçlü kuvvetliydi hacı. Arkadaş canlısıydı, çok saygılıydı hacı.. biz böyle böyle büyüdük..