Avukat Nadir ince.. mutumuzda yıllarca avukatlık yaptı.. yıllar sonrasında da noterlik yapmaya başladı.. Gazipaşa'da noterlik yaptı.. ve dahaca başka yerlerde.. kalın çerçeve kare gözlüğünün arkasında ciddi duruşlu sert mizaçlı Nadir amcam.. yaz boyu yaylamızın daimi müdavimi.. kahvede oyun oynarken en keyif aldığı oyun gapikli pırafa oyunu.. zannedersin ki kirazlı Ali Fransa'dan sırf Nadir amcamla gapikli pırafa oynamak için gelir yaz aylarında.. gelirken de özel pırafa kağıtları getirir Fransa'dan deste deste.. bol batmalı bol gapikli pırafa oynarlar saatlerce.. 

Kahveyi ilk işletmeye başladığımız yıllardan itibaren özümseye özümseye tanıdım Nadir amcamı.. benim çocuklarım İstanbul hukuk fakültesinde okumaya başladıklarında da gurur duydu çocuklarımla.. ben hekim olduktan sonra yayla sezonlarında sağlığını daima bana danıştı.. evinin balkonuna oturup muayene ettiğimde hep sordu.. iki duble rakımı içebilir miyim diye.. çok zaman içebilirsin dedim.. keyifle yenilen içilen şeyler bünyeye zarar değil aksine faydadır dedim.. bazen üşüttüğü ve ciğerleri iltihaplandığında enjeksiyonluk antibiotikler yazınca o sormadan on gün içilmeyecek dedim.. enjeksiyonlarını sabah akşam yaptım.. 

Sabah erken saatlerde kahve içirmeden bırakmadı.. akşam saatlerinde de meyve ikramıyla bir kupa rakı ikram etmeden bırakmadı beni.. ara ara çocuklarımla ziyaret edip elini öptük.. Nazmi amcam ikindin dolmuş gelince cumhuriyet gazetesini alıp evinin yolunu tutar.. o gazeteyi ezberlercesine okur.. gazetenin bir kısmını ikindin evine inince.. kalan kısmını da sabah kalkınca okur.. balkonunda otururken, gazete okurken çok sık görürüm o zamanlar Nadir amcamı.. gazete okumanın ciddiyetini bir Nadir amcamda, birde Bukay amcamda gördüm.. gazete okumayı onlarla sevdim.. 

Şimdilerde gazeteci tezgahları pek kalmadı.. ama ne zaman gazete görsem, ne zaman cumhuriyet gazetesi görsem bu iki isim tüter burnumda.. vefat etmeden bir iki yıl evvel büyük oğlumla uğradığımızda gururla şöyle dedi.. okulunu çabuk bitir yeğenim.. çabuk bitir ki ben vefat etmeden göreyim mezuniyetini.. ve senin stajını İstanbul'da çok sevdiğim bir arkadaşımın yanında yaptırayım... bu nasip olmadı oğluma.. Nadir amcamı oğlum okulu bitirmeden hemen evvel kaybettik... 

Kahveyi ilk açtığımız günlerde çay ver yeğenim deyişiyle hatırlıyorum.. çay tabağının kenarına koyduğum çift şekerden, şekeriyin birini al deyişiyle hatırlıyorum.. diğer şekerinde ucundan birazını kırıp atıp, diğer büyükçe kısmını elime tutuşturup, şunu şu soğuk suda yıka da getir deyişiyle hatırlıyorum.. yıllarca yarıdan biraz büyükçe kesme şekerini soğuk suda yıkadım Nadir amcamın.. bir gün sordum.. neden yıkıyorum nadir amca dedim.. sert baktı yüzüme.. git bir çay yap gel kendine dedi.. yaptım vardım yanına.. kendi çayını karıştırmış ama hiç içmemiş.. çayıyın şekerini at karıştır dedi.. yaptım.. şimdi bi senin çayın üzerine bak yandan.. birde benimkine dedi.. benim çayın üzerinde ince bir tabaka, allım yeşillim gözüken yağ gibi, mazot gibi bir katman vardı.. onun çayında o katman yoktu.. herkese de söyleme bunu dedi.. yoksa herkes şekerini yıkatacak olur sana.. ve bunu derken de gururla gözlüğünün arkasında sakladığı tebessümle, amma bütün ciddiyetiyle duruyordu..... 

Nadir amcam öğleye yakın, kuşluk vaktinin ikinci yarısında çıkar kahveye.. havanın durumuna göre ya bir kazak atılıdır sırtında, ya bir triko hırkayı atmıştır sırtına, yada takım elbisesinin ceketi giyilidir.. aşağıdan yukarıya çıkınca uzun uzun kasap Abit abinin kestiği davarı izler.. sorar.. kaç yaşında Abit? Sonrada uzun uzun baktıktan sonra, bugün yeşil fasulye pişirecek gülen hanım.. yemeklik et ayır bana da münasibince.. çok olmasın iki kişiyiz... bazen ise uzun uzun baktıktan sonra gene sorar.. ikinci davarını ne zaman keseceksin Abit? İkindi üzeri kesecem Nadir abi der Abit abim.. o hayvanın kemiksiz pirzola tarafını komple bana ayır Abit der.. belliki çocuklarından biri gelecek.. bazende abid bugün keseceğin hayvanın birinin iki taraf pirzolasını da ayır ve mehleden de güzelce bir kuşbaşı yap.. bilirsin ki çocuklar hep geliyorlar.. veya, çok sevdiği misafirleri gelecek kalabalık bir gurup.. şayet bir gün evvel gapikli pırafada kazandı ise de.. Abit abiye şöyle sesler.. Abit öğleye doğru bir kağıt kebap hazırla da yiyelim bolca der.. o bolca kağıt kebaptan ise alsa alsa üç veya dört çatal ağzı alır...