Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam159
Toplam Ziyaret853898
Takvim
Saat
KÜNYE
MUT'TAN HABER GAZETESİ
Kurucusu: Sıtkı SOYLU
İmtiyaz Sahibi: Ali Yaver SOYLU
Yazı İşleri Müdürü: Halil SÖYLEMEZ
Tel: 0324 774 13 69 
www.muttanhaber.net
e-mail:
aliyaversoylu@hotmail.com
U
ETS : 15016-10186-48762
Meriç Tunca
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 32
22/09/2023
Yıl 1978. Babam kozlar yayla kahvelerinden bekçi kemalin çalıştırdığı kahvehaneyi, bekçi Kemal artık kahve çalıştırmayacam demiş ve babam bu kahveyi tutmuş. Daha öncede anlattığım kahveci Ali Çiçeğin kahvesi bu. Yayla kahve tutulduğu için o yıl kahveye erken çıktık. Normalde haziran ayında çıkılan yaylaya biz mayıs başı gittik. Müthiş bir yağmura yakalandık daha yayla eve eşyalarımızı kamyondan indirirken. Yük ıslanmasın diye şiddetli yağmur altında yatağı yamızı içeriye yığdık. Annemin evin toprak sıvasını, yayla yolundan kazdığımız ak toprak ile badana eder gibi bezle sıvayışını izledik. Toprağın, hem sıva toprağı ve hem dışarda yağmurun çimdirdiği toprağın kokusunu, severek ve iştahla teneffüs ettik. Öteden beri severdim yağmurun toprağı ıslattığı andaki o muazzam kokusunu. 
O gün doya doya teneffüs ettik bu kokuyu hem ev içinde hem dışarda. Yıllar sonra öğrendim o güzelim kokunun hümik asit kokusu olduğunu. Ama bir süre sonra yağmurun çilentiye dönüştüğü anlarda enfes bir koku daha yaladı burnumu. Yaladı demek yanlış olur valla. Adeta okşayıp mest etti o kokuda burun direğimi. Toprak kokusu ile bu yeni koku kardeş olmalı herhalde diye düşündüm. Bir süre sonra o koku evimizin içine de doldu. Babam anneme, Ayten ne güzel ardıç koktu, yağmur çatıdaki ardıç kabuğunu ıslatınca güzelim kokusu ortaya çıktı deyince, o kokunun çatıdaki ardıç kabuğu döşemesinden geldiğini öğrendim. Ardıç kabuğu ile toprak kokusu ne güzel iki kardeş dedim. Güldü babam. 
Yeri gelmişken bir isteğim var okuyanlarımdan. Bilen herkes gözünü kapatıp çatısı ardıç kabuğu döşeli iki odalı, çamur sıvalı, taş duvarlı yayla evlerini bir düşünsün ve o samimi, davetkar, komşularla yenilen içilen evlerin bizlere yaşattığı mutlulukları hissetsin. Bu evleri bilmeyenler ise o güzellikler kaybolmadan gitsin bulsun ve görsün o mutlu evleri. Bu anlattığım yayla evinden ayrı bir yazımda, gaz lambası isli mürekkebimle bahsederim....... 
Ertesi günü babam erkenden kaldırdı bizi. Hep beraber kahveye indik. Annem kahvenin duvarını da ak toprak ile güzelce, ince tabaka sıvadı bir tülbent yardımıyla. Kahve ocak kısmını da sıvayıp temizliğini yaptı. Tam bu arada geldi bekçi Kemal amca. Hayırlı olsun Tunca, kolay gelsin gelin dedi. Ağzındaki filtresiz sigarasını son kez nefeslerken derin bir öksürüğe yakalanınca attı. Derin derin öksürdükten sonra yer yer nikotin sarısı olan kır kalın bıyığıyla beraber söylendi kendi kendine, bu meret öldürecek beni dedi. Beğ dayının çeşmeden sürahiye doldurduğum sudan bir bardak verdim. Suyu içince okşadı başımı. E haydi öyleyse dedi. Bir çay demleyinde içelim bir dedi.. hep beraber içilen çaylı kahvaltıdan sonra uzun uzun kahveciliği anlattı bekçi Kemal. 
Çayı bu yıl 50 kuruşa çıkarın dedi. Çaya şekere gelen zamlarla 25 kuruş kazandırmaz artık dedi. Çayın demlenişini babanız size öğretir dedi bize dönüp. Yaptığınız işi temiz yapın çocuklar dedi. Sabahları en geç altıda çayı demleyip hazır edin. Muta giden yaylalılar çaylarını içip öyle gitsinler. Ocağın altındaki odun ateşi yedeği is yapacak her halukarda, her gün sabah vim ile yedeğinizi temizleyin dedi. Çay boşlarını yıkarken çay bardaklarındaki kalıntı çaylar betonu üç dört günde karartır. Betonunuzu ve üzerindeki muşambayı mümkünse her gün vimle sürtün ve pırıl pırıl olsun.
Yaylanın tuvaletini her gün vimle sürtün. Bu işi akşam kahveyi kapatınca yapın. Sabaha kadar içinin kötü kokusu bir nebze gitmiş olsun. Sigara tablalarını sık sık boşaltın ve yerlerine temiz yeni tablalar koyun ki yerlere fazla izmarit atıp kirletmesinler. Gerçi her ne kadar bunları yapsakta, elindeki izmariti yere atan insanımız çok. Kahve tabanını ara ara ıslatıp yere atılan izmarit ve sigara kağıtlarını faraşa süpürün, süpürdükten sonrada teknedeki suyla üç dört kova su serpin tabana. Hem ferah koku versin hem serinlesin kahve. Yolu sabahları on beş yirmi metre öte yanına on beş yirmi metre beri yanına iyice çimdirin suyla. Kurudukça da devamlı ıslatın gün boyu, ki; yoldan geçen arabalar toz kaldırıp milleti bunaltmasın, hem serinlik versin. 
Meşrubat, bira ve şaraplarınızı suyun altındaki ardıç tekneye ıslayın. Teknenin içerisinde oluşan yosunları ara ara fırçalayıp temizleyin. Müşteriye meşrubat bira vereceğinizde tekneden alınca suyla iyice yıkayın ve güzelce tülbentle kurulayıp öyle verin. Hafta içi kalabalık olmaz kahve. Ama hafta sonu kalabalık olur. Bu yüzden hafta sonları büyük çift çaydanlık dem yapın. Yedeğin üzerinde çaydanlık koyduğunuz ağızlara metal çay tabaklarınızdan koyup, çaydanlıkları yedeğin üzerine öyle koyun, ki; çay yedeğin buharıyla devamlı kaynayıp haşlanmasın. 
Kullandığınız süzgeçler için oralet kavanozu boşaltın ve süzgeçlerinizi bu kavanozun üzerine koyun. Yıkılgan çayı için ayrı siyah çay için ayrı süzgeç kullanın. Akşamları süzgeçlerinizi iyice temizleyin vimle. Sonrada yıkadığınız çay tabaklarıyla beraber leğende suya yatırın. Haftada bir bardaklarınızı vimli suya yatırın. Keza bardakların altı ve dudak kısmı çabuk kararıp çirkin görünür. Ben babanız burada olmadığında da ara ara gelir sizlere hem yardım ederim hem yeni şeyler öğretirim. 
Bunları dedikten sonra çayının son yudumunu alınca haydi hayırlı olsun deyip öksürerek kalktı. Ben yaylanın şu öte tarafını da bir gezinip, evlerin kapılarını pencerelerini bir kolaçan edeyim dedi. Çeşmenin yanından beğdayının kapsasından girip gözden kayboldu. Bekçi Kemal amcayı hep gözlemledim. Ağır oturaklı konuşmalarını hep dinledim. 
O dönem yayla 140 hane. Bunu şöyle hatırlıyorum. Bekçi ve civan parasını o yıl dahil ve sonrasında biz toplayıverdik. Her yıl yeniden belirlenen bekçi ve civan parasını yaylanın sözü muteber üç beş kişisi belirler. Hem bekçi Kemalın hem civanın sözleşmesi yenilenir (aslında kağıt üzeri sözleşme değil bu. Yayla ileri gelenlerinin bekçi ve civanı belli bir ücret karşılığı tutmalarından mütevellit söz birliği. Ben buna yıllar içerisinde bekçi ve civan tutum söz birliği diyecektim. Beş on yıl bekçi civan ücretlerinin hanelere düşen miktarlarını listeleyip kahve duvarına astım. 
Yaz boyu bekçi ve civan parasını toplayıp ilgililere teslim ettik.). Her gün erkenden kahveyi açtığımda bekçi Kemalı herhangi bir yönden gelirken gördüm. Yayladaki bütün evlerin etrafını gezer kapı pencerelerini günde iki defa kolaçan ederdi. Yaylaya göçüp gelenlere evlerinin kış akıbetini anlatırdı. Filan pervaz içeriye nem alıyor ve o taraf sıkıntılı derdi. Bahçelerde unutulan hortum ve iskeliç, kürek gibi malzemeleri oradaki uygun yerlere koyar ve geldiklerinde ev sahiplerini bilgilendirirdi. Bütün ark ve savakları da dolanırdı görevi olmadığı halde. Civanı bazen uyarırdı. Filan yerden su salmışsın ama savağın önünü temizlemediğinden dolayı olan kalan su filanın evinin önüne veya bahçesine akmış zarar vermiş. Suyu salınca su yolu boyunca savakları iyice takip et ki bir yere zarar vermeyelim, mahcup olmayalım derdi. 
Evi olanlara ve yaylaya göçüp gelenlere onların umursamayacağı çok şeyi söylerdi. Mesela filancağız yayla sakinine; senin çatıda bu yıl çok fazla kar kaldı, ben iki tarafını temizleyip, saçaklardan sarkan fazla karları indirdim, ama gene de çok uzun kar kaldı çatında. Günün birinde eve ciddi zarar verebilir diye uyarırdı. Filancağıza; kışınki yağmur çamur ve karda oralardaki topraktan tepen fazla sular senin evinin duvarına akıp geliyor. Eviyin arkasına büyük savak aç ve duvarlarına baktır derdi. Böyle sayabileceğim çok şey var bekçi Kemal amca ile ilgili.
Başından bekçi şapkası eksik olmazdı. Çeşme başında yüzüne su serperken şapkasını çıkarırdı. Kalın telli, bolca kırlaşmış saçı düzdü, saçı sürekli tarayış yönüne doğru sağa yatık olurdu, sağa sağa uzardı saçı. Çok kalın değildi ama kalın kaşı vardı, biçimliydi kaşları. Gözleri renkliydi. O renkli gözler hep ciddi dururdu, yaşadığı bütün sıkıntılarını gözlerinde taşırdı. Yüz hatları çok muntazamdı yakışıklıydı o yaşlarda bile. 
Yaylaya ilk çıktığımız ay veya milletin çoğunluğu göçüp gelene kadar siyah ve yandan cepli yarım pardösüsünü hep giyerdi. Tüfeği hep omzunda olurdu. Nadir gülerdi, gülmek yakışırdı çok. Ama sanki bir şeyler hep engel olurdu doya doya gülmesine. Kışları mır gocayla biriktirdiği anılarını usulünce paylaşırdı bizlerle. Herkese de anlatıvermezdi. Çok konuşmazdı. Çayı çok demli içerdi çift şeker atardı. Kahvenin önüne gelip otururdu. O daha istemeden verirdim kapkara çift şeker çayını. Bazen el ederdi ikinci çayını verirdim. Sonra usulca kalkar giderdi. Israr ederdi ama asla çay parası almazdım. Bize ustalık ediyor ve bu yaylayı koruyorsun derdim o anlarda yarım ağız gülerdi. Kahvede hiçbir masanın, hiçbir oyunun veya oyuncuların yanına gelip oturmazdı. Hiçbir söze karışmazdı. Sandalyesini söğüde yanaştırır kenara oturur, yola dönük vaziyette çayını sigarasını içerdi. Hiç dedikodu yaptığını duymadım. Bekçi Kemal amcanın hiç dedikodusunu duymadım. Ama kendi yüzüne karşı, çok iyi bekçilik yaptığıyla ilgili çok laf duydum. Yaylanın vazgeçilmez bekçi figürüydü. 
Bir yayla sezonunun ortalarında artık bekçilik yapmayacağını söylediğinde millet ağız birliği ile zar zor ikna etmişti bu yılda bekçi ol diye. Sonra bekçi kemal bekçiliği bıraktığında yeni bekçiler bulundu. Hiçbir bekçi bir ertesi yıl tutulmadı. Bekçi Kemal amcanın bıraktığı bayrağı kimse dolduramadı...... Heleki gelelim dönemimize. Kozlar bekçiliği çiftçiler derneğine hangi akla hizmet devredildi bilemiyorum. Ama o tarihten sonra bekçilik ağır ağır öldü. Memurlaşan bekçiler umarsızlaştı. Etkim ve yetkim olsa; hiç kimse ve hele ki yayla bekçisi kızmasın gücenmesin amaaaa. Yayla bekçiliğinin çiftçiler derneğinden alınmasını derhal sağlarım.. çok değerli kardeşim ve güzel arkadaşım Sühanın bu konuda çaba göstereceğini biliyorum. Ama yayla sakinlerinin ve ileri gelenlerinin ısrarlı arzularının oluşmasını da yürekten dilerim. Bu yazdıklarım kimilerince dangalakça ve küstahça algılanabilir. Benim için bir kırgınlık yaratmaz bu durum. Ben kozların bütün sakinlerini tek bir aile gibi gören bir adamım. Kozlardan herhangi birisinin beni kırma şansı yok, olamaz. Çünkü kozlar benim rağmensiz sevdiğim yer. Daha evvel yazdım ki oraya defnedilmek istiyorum. Şu son lakırdı ile bitiriyorum yazımı. Salim amca, Emin Ataışık, beğdayı Nazmi İncel, Sadık emmi, Gürkan amcam, Nazmi amcam.. bir yayla sezonunun bitimimde kurdular sohbeti. Konu bekçi meselesi. Salim amcam, bekçi Kemal beyi çağıralım bu yıl ne kadar isteyecek soralım ve Kemal beyi tutalım dedi. Tam onaylandı bu söz... Bekçi Kemal amcanın ve gözümüzün önünden akıp giden herkesin anılarına saygıyla..

Kozlar yayla hikayelerimizi burda sonlandırıyorum.. elbette yazamadığım çok isim ve olay var.. ömrüm vefa ederse bütün hepsini bir kitapta bulabilecek okuyucularımız..


892 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 86 - - 02/08/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 86 -
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 85 - - 30/07/2024
GÖKSU KURUYOR MİLLET. GÖKSU BİRKAÇ YIL SONRA AKMAZ OLACAK..!!!!
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 84 - - 26/07/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 84 -
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 83 - - 23/07/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 83 -
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 82 - - 19/07/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 82 -
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -81 - - 16/07/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -81 -
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -80- - 12/07/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -80-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -79- - 09/07/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -79-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 78 - - 05/07/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 78 -
 Devamı