Meriç Tunca
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 28
08/09/2023 Kozlar yaylasına ilk çıktığımız yıl bir kum yığını üzerinde çelikten bir topaç buldum. Hem de kendinden özel ipli.. Bu topacı cebime koydum. Ama birkaç saat sonra gök gözlü kırmızı yanaklı, sert bakışlı bir amca çok büyük bir sinirle kahveye geldi. Çay ver çocuk!!! Dedi.. sekiz köşe kasketini sertçe çıkartıp masaya koydu. Ben biraz korktum. Bütün bu kızgınlıkların müsebbibi benmişim gibi hissettim. Kasap Abid abi hayırdır pehlivan neden sinirlisin dedi bu adama. Öteden bağcı sabri kahveye girerken hayırdır mır bi derdin mi var dedi. Necati ince mıra soğuk bir su verin dedi. Adı mırmış bu amcanın. Daha doğrusu yayladaki lakabı mır.. adı Ömer Parmaksız. 1984 yılı eylül ayında kaybetti yayla Ömer parmaksızı........ Bundan sonra sadece bilinen lakabıyla anacağım Ömer amcayı.. MIR... benim hayatıma çok naif, çok saygın, çok çok sevgi dolu dokandı mır goca.. o gün mır gocanın sinirinin sebebi şakülü çalınmış.. duvar ördüğü yerdeki kumun üzerinden bir beynamaz çalmış şakülünü.. çok sinirliydi mır goca.. cebimden korkuyla, kum yığınında bulduğum topacı çıkardım masasına koydum. Mır amca bu mu çalınan şakül dedim.. sesim içime içime yükseliyordu. Ben topaç zannetmiştim dedim.. gök gözlü, sert mizaçlı, kırmızı yanaklı, kıvırcık kır saçlı adam, o koca kızgınlığından vazgeçti. Bana gülümsedi. Başımı okşadı. Kızgınlıkla ve utançla kıpkırmızı olan babama döndü ve, bu çocuk ilerde büyük adam olur dedi. Çok iyi bir çocuk bu dedi. İyimiyim kötümüyüm bilemem. İllaki kimine iyiyken kimine kötüyüm. Mır goca o gün yanıldı. Benden büyük bir adamda çıkmadı. Kapladığım; veya işgal ettiğim alandan daha küçük çaplı bir adamım. Külli zararım anlayacağınız. Görüldüğü üzere hırsızlığımda cabası. Neyse biz esasa dönersek mır goca ile tanışmam bu olaylar üzeredir. Mır goca beni çok sevdi. Ben mır gocayı hep sevdim. Her kış kozlara çıktığımda kozlar mezarlığında, ardıç ağacının dibindeki mezarını ziyaret ederim mır gocanın. O mezara gittiğimde damlar gözüm. Mavi yazıyla Ömer Parmaksız yazar mezar taşında.... Yıllar evvel bir şubat ayında iki oğlumu bindirdim arabaya. Büyük oğlum 15 yaşlarında, küçük oğlum 9. ... kozlar mezarlığına gittik. Çocuklarıma mır gocanın mezarını gösterdim. Size vasiyetimdir çocuklarım, beni kozlar mezarlığına defnedeceksiniz... hemen şu Ömer Parmaksızın sağ yanındaki boşluğa, ardıcın dibine. Bu vasiyetimi uygulayın. Anneniz illaki karşı çıkacaktır. Dinlemeyin annenizi. Babamızın vasiyeti böyle deyin. Beni defnedene kadar duyulmasın öldüğüm. Selam okunmasın. Hoca istemem.. ben öldükten sonra arkamdan bir hocanın duasını da istemem. Bütün ömrümce yapmış olduğum amellerimle dıpdızıl çıkmalıyım huzura. Hüküm neyse razıyım elbette. Defin işlemim bittikten sonra belediyeden tek defa anons ettirirsiniz. Dr. Meriç Tunca hakka yürümüştür. Defin işlemleri yapılmıştır. Yemeği, cuması ve mevlidi olmayacaktır. Sevenlerine sevmeyenlerine duyurulur... evet.. bu vasiyeti yıllar evvel verdim çocuklarıma.......... Mır goca enteresan bir adamdı. Gizemliydi. Maraşlı olduğu biliniyordu. Ama yaşını başını almış bu taş duvar ustasının yaz kış neden kozlar yaylasında kaldığı tam manasıyla bilinmiyordu.. kan davası sebebi ile kozlara geldiği söylendi.. ve başkaca çeşit çeşit şeyler konuşuldu. Kendisi ise asla bir şey söylemedi. Yaşadığı süre içerisinde kozlar yaylasının en renkli simalarından biriydi. Yaz kış yayladan hiç inmezdi. Elektrik yok. Evlerde su yok. O yıllarda kışlar çok ağır geçer. Çok kar yağar. Kışın yaban hayat yaylanın içinde olur . Yaylada ise bir tek bekçi kemal ile mır goca yaşar kışın. Bekçi kemali ayrı bir yazıda elbette anlatacağım. Ama tam bu noktada bekçi kemal ile mır gocanın bir hikayesini anlatmadan geçmeyeyim. Kış ayının sonlarına yakın. Karların erimeye başladığı bir şubat sonu. Bu ikili caminin ordan yukarı yola doğru giderler. Her ikisinin tüfekleri omuzlarında. Mır gocanın tüfek tek kırma sakar enter.. bekçi kemalin tüfekte tek kırma. Kütüklüklerindeki fişeklerden iki veya üçeri domdom kurşunu. Diğer fişekler kuş, tavşan saçması dolu. Keza o an tüfeklerinin ağzında da keklik saçması olan fişekler var. Yukarı işemik katına kadar çıkarlar. Önlerine keklik, karatavuk, cırrık veya tavşan.. ne çıkarsa vuracaklar ve akşam katık edecekler sofralarına. Tam katın yanına ulaştıklarında bir bakarlar ki..(anlatılarındaki yer bugün itibarı ile Abdullah Karaer'in işemikteki evinin hemen altı) söğüt ağacına, ardıç ağacına tutunmuş bir ayı.. yukarı katın üzerine çıkacak oluyor. Bekçi kemal usulca tüfeğini omuzundan indirip.. kütüklüğündeki domdom kurşununun birini yerleştiriyor tüfeğine. Mır gocaya bakıyor ki mır gocanın gözler faltaşı gibi. Tüfek omzunda.. teyakkuzda mır. Kemal amca sus işareti ile sesiz olmasını istese de mır goca dayanamaz ateşler sakar enterini.. kuş saçması dolu fişek ayıya doğru gider. Ayı şaskınlıkla ağaçlardan düşer ve ayağa kalkınca bunlardan tarafa hamle yapar. Bunu gören bekçi kemal kaç ömer dediği gibi başlarlar geri aşşağı koşmaya.. ama ne kaçış.. hayat memat meselesi var bu kaçışta.. çok büyük ölüm korkusu var.. geri aşşağı büyük büyük adımlı kosmaktalar. Koşarkenki kendi ökçeleri popolarına vurdukça ayı yetişti zannedilen deli bir koşu bu. Nihayet saniyeler içinde cami civarına inerler.. bekçi kemalin evi bu noktada.. evin önünde gürül gürül akan suya aldırış etmeden eve girerler.. kapıyı küssüklerler. Bekçi kemal tüfeği ile pencerede nöbet tutar on on beş dakika.. gelen giden ayı olmayınca birbirlerine bakarlar.. ikisi de birbirine suratın kireç gibi olmuş der.. çay demlenir içilir.. Hülase bir saat kadar sonra mır goca müsaade ister.. aşağı çeşmenin yanına ellerinde tüfek.. korkarak inerler.. mır goca yüzünü yıkar ve kemal amcaya döner.. ortak ben dona da sıçtım heral.. eve gideyim de temizleneyim bir der.. kemal amca... bende sıçmış olabilirim der.. korkuyla karışık gülerler....... dediğim gibi o dönem kış gelince yaban hayat yaylanın içinde.. daha doğrusu ise şu.. yaban hayatın evine gidip yayla kurarsan illaki beraber yaşayacaksın bir süre yaban hayatla.... o dönemde av hayvanı çok.. keklikler evlerin hemen yakınında.. keza tavşanlarda öyle... Bir gün bizim bu ikili gene yayla içinde avlanıyorlar.. bekçi kemal bir keklik vurur.. mır goca vuramaz.. zaman sonra üstlerinde gaaaakk gaaakk diye uçan boz kargaya atış yapar mır goca.. karga şaşkın düşer önlerine.. bir iki sekse de mır goca yakalar kargayı... belki de sen kekliğidin amma isim verilirken geç kaldığından karga oldun der.. ve atar avını heybesine... |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 86 - - 02/08/2024 |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 86 - |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 85 - - 30/07/2024 |
GÖKSU KURUYOR MİLLET. GÖKSU BİRKAÇ YIL SONRA AKMAZ OLACAK..!!!! |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 84 - - 26/07/2024 |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 84 - |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 83 - - 23/07/2024 |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 83 - |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 82 - - 19/07/2024 |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 82 - |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -81 - - 16/07/2024 |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -81 - |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -80- - 12/07/2024 |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -80- |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -79- - 09/07/2024 |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -79- |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 78 - - 05/07/2024 |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 78 - |
Devamı |