Meriç Tunca
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -53-
05/12/2023 Deli Ethem, ayı Nihat, Aydıncık'tan Ersoy dayı İstanbul'dan peşpeşe dönüyorlar. Bu üc isimde iriler, çok güçlü kuvvetliler. Üçünden herhangi biri benim tepemden aşağı vursa sumsuğu, toprağa çivi gibi çakarlar beni. Bu anıyı Aydıncık'ta çalıştığımda Ersoy dayı anlattı. Ethem amcamda onayladı. Ersoy dayı çok titiz bir adam. Çok seçici ve beyefendi. Ayı Nihat ve Ethem amcama göre İngiliz soylusu dersin Ersoy dayıya. Bizimkiler Allah ne verdiyse. İstanbul'dan aynı ambardan yük almışlar Konya ve Mersin'e. Yola yürümeden şu petrolde durur çay içer dinleniriz. Pamukova'da yemek yeriz vs.. vs.. Pamukova'da yemeklerini güle oynaya beraberce yemişler ve burada yatalım demişler. Sabah erken çaylarını içmişler. Biraz kahvaltı. Sonra filan yerdeki kamyoncu lokantasına kadar durmak yok deyip yola revan olmuşlar. Sultandağı civarında bahse konu kamyoncu lokantasına gelmişler peş peşe.Mevsim kış ağzı. Sultandağı civarında soğuk yaman. Sulu sepken yağmur ve soğuk rüzgar iliklerine işlemiş lokantaya girene kadar. Lokantanın orta yerinde kocaman fanlı soba yanıyor, içerisi sıcak, beton zeminde ince talaş serili betonun soğuğunu kessin diye. Buranın kuru pilavı çok güzel demiş ersoy dayı. Ben kuru pilav yiyecem. Üstüne de kadayıf ve birkaç bardak çay. Diğerleri de aynından sipariş vermişler. Yemekler gelmiş. Bir lokma ya almışlar ya almamışlar. Lokantanın önüne bi kamyon durmuş. Arabayı çalışır koymuş şoförü. Ve içeriye girmiş. Bir sağa bir sola bakmış kapıdan. Üç beş masada yemek yiyenler. Yeni gelen adam fındık gibi küçük göbekli küçücük yapılı. Kapıda durduğu yerde güzelce kansırmış bir iki. Sonra tuuu dediyse, genzinden çıkan sarı yeşil mayi Ersoy dayının ayakkabısına konuvermiş. Ayıp demiş kibarca Ersoy dayı. Küçük adam zırlama ulen demiş. Ayı Nihat ayaklanmış. Ulen senin ümüğünü sıkıveririm şuracıkta demiş. Ersoy dayı durutmuş ayı Nihat'ı. Kendisi adamın yanına kibarca vardığı an adam ayaklarının üzerinde zıplayıp yumruğu yerleştirmiş Ersoy dayıya. İlkinde düşmemiş ama ensesinden ikinciyi yeyince yer kapaklanmış ersoy dayı. Tabi bu arada bizimkilerde fırlamışlar. Bağırış çığırış küfür derken, kapının önünde çalışır duran araba gazlamış gitmiş. Ersoy dayı şöyle anlatıyor. Kafamı biraz kaldırdım kamyonun sesini duyunca. Baktım yanımda sırtüstü Nihat yatıyor ve sadece nefes alıyor. Sobanın öte yanında Ethem kapaklanmış yere. Az toparlandım kalktım. Nihat'ı sesledim. Getti mi deyus dedi gözlerini zor açarak, iki göz mor, burun kan. Ethem'i kaldırdık Ethem'in ağzından diş indi yere ağzı kan çorağı. Sinek kadar adamı üç zebellah döğemedik deme bana dedim. Ulen a yeğenim adamı bi görebilsek fena döğeceğidik ammaaa.. senin o sinek dediğin oldu bir çöl çekirgesi, zıplaya zıplaya bizi yere serip vardı getti yoluna. Milletten utandığımızdan ne elimizi yüzümüzü yıkayabildik, ne yemeğimizi yiyebildik. Arabalarımıza bindik Konya girişine kadar gelip durduk. Yemek dedim. Güldüler o halleriyle. Dayağıla doyduk ersoy dediler. Ethem, karnım dayağıla doydu amma dişdende olduk dedi. Yarım saat güldük halimize. Bunu hiçbirimiz hiçbir yerde anlatmasın diye gavilleştik. İlk sana anlattım işte dedi. İki üç gün sonra muta geldim. Doğruca kum ocağına gittim. Ethem amca sandalyeye külhanbeyi gibi ters oturmuş ekskavatörü izliyor. Arabadan inince sesledim. Düzgün otur o sandalyeye dedim. Çocuk kaşıma beni dedi. Kaşırsan ne olur, dön hele bana, ve ağzını aç dedim. Ne oldu ulan deli oğlan dedi yumuşayarak. Aç aç dedim ağzını. Açtı sağ üstte bir diş eksik. Sultandağı kamyoncu lokantasında dişin kalmış onu buldum dedim ve kaçtım. Alacağın olsun Ersoy dedi yarım ağız. Babama anlatırken hep beraber gülüştük.. Ayı Nihat ve Dörtyollu Selami peşpeşe yükleriyle İstanbul'dan Konya'ya dönüyorlar. Yorgunlar. Gece vakti makasa gelirken mola veriyorlar kamyoncu lokantasında. O zamanlar araba durdurulunca bir süre rölantide çalışır bırakılmakta. Ayı nihat arabadan iner inmez selami amcama ortak ben tuvalete gidecem büyük küçük daraldım, sen yemeğini söyle geçte, ben on beş yirmi dakkaya anca gelirim diyor. Tamam ortak diyor Selami amcam. Sen git işini gör. Bende lastikleri filan bi kontrol eder oyalanırım beraber gireriz diyor. Ayı Nihat tuvalete girince iki arabanın yönünü de çeviriyor Ankara istikametine Selami amcam. Az sonra ayı Nihat gelince arabaları istop edip lokantaya giriyorlar. Mükellef bir yemek ve tatlıdan sonra çaylar yudumlanıyor sohbetler ediliyor. Selami amcam Nihat amcama - ortak Konya'ya sabah erken girecek gibiyiz, ben yükümü yıkınca seni karaman yolu civarındaki her zaman etli ekmek yediğimiz yerde beklerim, nede olsa sen benden epey sonra gelirsin Konya'ya, sende yükü yıkınca buluşur beraber döneriz muta- diyor. Sen benden evvel varmak için önce beni sollaman gerek ortak, ben vabisi yekindirdiğim an fırlar giderim diyor. Ama dediğin yerde buluşalım gene de diyor. Olur ortak diyor Selami amcam gülerek. Yemek ve çay faslından sonra kamyonlarının yükünü ve lastiklerini kontrol edip biniyorlar arabalarına. Ayı Nihat arabanın yönü istikametinde yola yürüyor. Selami amcam onun çıkıp gidişini bekledikten sonra petrolde geri dönüp Konya yoluna devam ediyor. Ayı Nihat Dörtyollu Selami yetişecek endişesi ile, ve ona geçilmemek vayvelası ile yoluna son hız devam ediyor. Ankara istikametine doğru ters yönde gittiğini bu vayvelada anlamıyor. Bir saati aşkın süre sonra dikmenden Ankara'ya sallanınca araba, fark ediyor yanlışlığı. Uygun yerden dönüp Konya yoluna geri dönüyor. Eğer Selami seni elime bir geçirirsem bak ayı Nihat'ta seni perişan etmeyecek mi diye söylene söylene kuşluk vaktine yakın Konya'ya geliyor. Yükü yıkınca bahse konu etli ekmekçiye geliyor. Orda Dörtyollu Selami'yi perişan edecek. Ama gelince bulamıyor Selami amcamı. Giriyor etli ekmekçiye. Güzelce siparişini veriyor. Etli ekmekçi soruyor. Şu vabis kamyon sizin mi? Benim diyor ayı Nihat. Adam bir zarf getiriyor. Bunu arkadaşınız size vermemi söyledi deyip zarfı veriyor. Zarftan çıkan kağıtta şunlar yazılı.. - nihat ortağım ben yükü yıktığım ambardan Adana'ya hazır yük aldım Adana'ya gidiyor olacam sen bunu okurken. Yediğin etli ekmeğin parasını ben ödedim, üstüne birde kadayıf ye, onu da ödedim. Bu arada bana olan sinirinde biraz soğusun hem. Üç dört gün sonra kısmetse mutta görüşürüz. Haaa.. ortak aklıma gelmişken sorayım istedim. Ankara nasıldı sabahın önü.. isim.. Dörtyollu Selami. Yazılanları okuduktan sonra etli ekmeğini öfkeyle yiyen ayı Nihat'ın önüne bir porsiyon kadayıfta koyuluyor. İşletme sahibi hesabınızı arkadaşınız ödeyip gitti diyor. Kendi kendine yüksek ses söyleniyor sonra. Ulen Dörtyollu senide ben öldürmezsem adam değilim.. Dörtyollu Selami boş bir anında anayol otogar civarına iniyor. Eş dost ve şoförlerle sohbet ediliyor Hilmi aydının dükkanlarının ordaki kahvede. Şoförün birisi laf ağzı söylüyor. Nihat ağanın keyfi yerinde. Adana'dan ballı börek bir yüke gitti benim kamyon yüklenirken. Konya'ya iki misli ücretli bir yük buldu. Ertesi günü yükü yerine teslim etmesi gerekiyormuş. Eli kulağındadır, gelmesi yakındır diyor. Selami amcam ilerdeki dürümcüye bir yarım ekmek kebap yap paket diyor. Ordaki arkadaşlarından birinin taksisini alıyor. Tembihliyor ordakileri. Nihat ben gelmeden burdan geçecek olursa durdurun beni beklesin diyor ve arkadaşının taksisine binip biryere gidiyor. Yarım saat sonra aynı yere dönüyor. Ayı Nihat gelmedi mi çocuklar diyor. Elinde yarım kiloluk bir kesekağıdı ağzına kadar beyaz nohut dolu. Dürümcüde yarım ekmeğe dürümü yapıp getirmiş masanın üzerinde kağıtta sarılı dürüm. Ordakiler nohuttan bir iki alıyorlar ama Selami amcam başka vermem size, bu nohudu özel olarak Nihat'a aldım yolda dürümü de yesin nohududa diyor. Ve ayı Nihat'ın vabis gelince durduruyor. Ortağım şu pakette dürüm kebabın hazır, biraz soğudu amma zeytinliğe varmadan ye bitir kebabını. Şu nohut dolu kese kağıdınıda sol yan göğüse koy ve ara ara atıştırırsın, yolun açık olsun, duydum aceleymişsin diyor. Ayı Nihat'ın keyfi yerine geliyor ve gülüyor Dörtyollu Selami'ye. Ulen Selami seni öldürecektim amma şimdi gönlümü aldın, sağol ortağım deyip gazı köklüyor aragazlarıyla süsleyerek ve karaman konya istikametine gözden kayboluyor. Muttan amcam çeşmesine varmadan evvelki sertavul geçidine kadar olan yokuş Türkiye'nin en uzun yokuşudur. Yüklü bir kamyon o tarihlerde bu yokuşu enaz bir buçuk saatte çıkarlar. Yükle inen arabalarda enaz iki iki buçuk saatte inerler bu yokuşu. (Devamı Gelecek Sayıda) |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 86 - - 02/08/2024 |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 86 - |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 85 - - 30/07/2024 |
GÖKSU KURUYOR MİLLET. GÖKSU BİRKAÇ YIL SONRA AKMAZ OLACAK..!!!! |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 84 - - 26/07/2024 |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 84 - |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 83 - - 23/07/2024 |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 83 - |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 82 - - 19/07/2024 |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 82 - |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -81 - - 16/07/2024 |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -81 - |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -80- - 12/07/2024 |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -80- |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -79- - 09/07/2024 |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -79- |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 78 - - 05/07/2024 |
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE - 78 - |
Devamı |