Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam416
Toplam Ziyaret783437
Takvim
Saat
KÜNYE
MUT'TAN HABER GAZETESİ
Kurucusu: Sıtkı SOYLU
İmtiyaz Sahibi: Ali Yaver SOYLU
Yazı İşleri Müdürü: Halil SÖYLEMEZ
Tel: 0324 774 13 69 
www.muttanhaber.net
e-mail:
aliyaversoylu@hotmail.com
U
ETS : 15016-10186-48762
Meriç Tunca
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -65-
16/01/2024
(Geçen Sayıdan Devam)
      İnsan zamanla alışıyor acıya. Böylesi zorlu yıllar sürerken, birkaç yıl sonra akşam olunca şöyle diyorduk üç kardeş. Tuna ufak olduğu için dayaktan nasibini almıyordu. Hatice de henüz yoktu, ki; olduktan sonrada hiç fiske yemedi. Üç kardeş yedik dayağı. Bana sorulursa en çok ben yedim dayak. Rasim abime sorulursa o yedi. En büyüğümüz İbrahim abime sorulunca o yedi. Ama en çok dayağı babamla aramıza girip kendini bize siper eden anam yedi. Enteresandır ki aşkında zerre eksilme olmadı annemin. İşte o yıllarda, dayağa yıllar içinde alışınca, veya yiyeceğimiz kesin olduğundan, akşam olunca hep şu duayı ettik biz üç kardeş. Allah'ım babamız eve erken gelsin de dayağımızı erkenden yeyip yatalım, okulumuza uykusuz gitmeyelim Allah'ım. Abartısız cümleler bunlar. Bu büyük çöküşten bir süre sonra anadil taksi aldı babam borç harç. Dört yolcuyla Mut Konya çalıştı birkaç yıl. Ama babamı hiç memnun etmedi anadol taksi. Babam 1960 model külüstür bir kamyon aldı sonrasında. Basri Ertan amcanın kaza yapıp vefat ettiği kamyon. Yıllarca kullanılmamış o kazadan sonra. Babam o kamyonu alıp çalışır vaziyete getirdi. Bu kamyonla 4 çocuk okuttu. En küçüğümüz kız kardeşimi okutmaya ömrü vefa etmedi babamın. Şimdi o zorlu zamanlardan birkaç anımızı paylaşmak istiyorum sizlerle..
      Sekiz yaşımdaydım Kıbrıs savaşında. Babam bunalımda bir iki yıldır. Babam gece eve içkili geldiğinde illaki bir bahane buluyordu bizi dövmek için. Bu bahanelerin birçoğu hatırımda. Ama ben sadece birini yazacağım. O gün Kıbrıs'ta uçağımız düşürülmüş. Hava pilot albay Atilla Altıkat şehit olmuş. Babam eve geldiğinde bize şöyle bağırıyordu. Bu ülke, bu vatan için insanlar şehit olurken siz yatamazsınız. Bugün bir hava pilot albay şehit oldu. Siz yatmayacaksınız. Adana erkek lisesinde parasız yatılı okuduğum yıllarda bir üstgeçit yapıldı Adana'ya. Belki de adananın ilk araç üstgeçididir. Şehit hava pilot Atilla Altıkat üstgeçidi. Ben o üstgeçidin altından her geçişimde titrerim saygıyla.
      Akkulakların evinde oturuyoruz meydan mahallesinde. Mut deresinin kenarı. Şimdiki ziraat odasının karşı dengi. İki katlı ev. Okula henüz başlamadım. Babamız eve çok az gelir oldu. O tarihlerde başlamış babamın çöküşü. Ama henüz fazla dayak yemiyoruz. Babamda içkiye başlayalı bir yıl olmamıştır. Anneme kimlerdensin kızım veya bacım dendiğinde gururla Tunca'nın eşiyim der hep. Ev sahibimiz anneme evi boşaltın dedi kış ağzı bir gün. Tunca gelsin söyleyelim dedi annem. Tunca'yı bekleyemem, hemen ev bulun ve boşaltın evimi dedi ev sahibimiz. Gene meydan mahallesinde aydın sinemasının epey yukarılarında, kuzey batı izdüşümünde sinemanın, bir ev bulduk yolun hemen altı. Aylık on lira. Dört ay peşin istedi ev sahibi amca. Tuttuk evi. Badana ettik annem ben Rasim abim. Eskiden en ağır ev yükü divanlarımız. Zaten beyaz eşyada yok henüz. Bir radyomuz var. Yatak yorgan, yastık yamız, çul çaput, gap gacak elimizde taşıdık eşyamızı. Üç divan ve buzdolabı niyetine, veya, yiyeceklere sinek ulaşamasın diye kullandığımız tel dolabı üç tekerlekli motorla götürecez. Cam kavanozlardaki kıpkırmızı gül sularımızı götürdük son sefer. Evin pencere pervazına koyduğumuz an yeni ev sahibimiz göründü. Kızım sen kimlerdensin dedi anneme. Annem gururla Tunca'nın hanımıyım dedi. Kucağında annemin gülsuyu kavanozu. Yeni ev sahibimiz on gün evvel verdiğimiz kırk lirayı fırlattı anneme doğru, benim içkiciye verecek evim yok, evimi derhal boşaltın dedi. Düştü kırıldı annemin kucağındaki gülsuyu kavanozu. Kirlettiğiniz yeri de temizleyip öyle gidin dedi ev sahibi. Bize belli etmeden dudağı titreye titreye ağlayacak oluyor annem. Gözleri boncuk. Annemi öyle görünce ağlamışım bende. Annem bir eliyle benim elimi tuttu, bir eliyle Rasim abimin. Annemle ağlıyorum bende. Arkamdan bir parmak bana dokandı usulca. Döndüm abim. Sus işareti yaptı. Ağlama dedi annemi göstererek. Sessize aldım ağlamamı bende annem gibi. Henüz son eşyalarımızı götüremediğimiz eski eve geldik. Annem durumu ev sahibine zar zor anlattı. İki üç gün müsade dedi. Abim bana şöyle dedi o gün. Sen ağlayınca annem çok ağlıyor bacım. Annemiz ağlamasın diye ağlamayacaz dedi. Hem, ben ilerde çok zengin olduğumda o evi yıkacam dedi. Yıllar geçti. Okuduk hepimiz. Rasim abim göz ihtisası yaptığı sıralarda o evi satın aldı deli para. Sonra mevcut belediye başkanına yıkın o evi yol yapın dedi. O ev yıkıldı. Yol şimdi. . 
      Bütün buhranlı dönemimiz boyunca, yoklu zamanlarımız boyunca okuyacaksınız dedi babam. Ben okuyamadım ama siz okuyacaksınız. Ekmeğe ve yeme içmeye bulunamayan para, mevzubahis kitap olduğunda, okullarımızla ilgili bir şey olduğunda, okulumuz mevzubahis olduğunda parayı mislince buldu babam. İlkokul birinci sınıf yılsonunda müsameremiz oldu.
      Üç kardeşiz cumhuriyet ilkokulunda. Müsamerelerdeki gösterilerde yer alıyoruz. Müsamere olduğu gün, o yılki müsamerede okula yardım toplanıyor. Kalabalık mevcutken okul ihtiyaçları için karınca karerince herkes yardım edecek. Zenginin biri 500 lira verdi. Zenginin diğeri iki yüz. Derken babam seslendi okul müdürüne. Üç çocuğum burda okuyor sizlerin ve bu okulun sayesinde. Benden yirmi bin lira dedi. Babam öyle deyince diğer zenginler biraz yükselttiler yardımlarını babama kızarak. O yokluğumuzda babam okul için yirmi bin lirayı verdi. Ama okul müdürümüz sonrasında paranın yarısını iade etti rica minnet. Bu meblağ çok yüksek dedi...
      Ak alinin evinde oturuyoruz. On üç on dört yaşlarındayım ben. Çok zaman tatillerimizde orman işçiliği yapıyoruz. Kaysı zamanı kaysıya gidiyoruz yövmiyeci. Karakışın ortası mevsim. İş yok. Orman işi yok. Kayısı yok. Ev tamtakır. Annem her mutfağa girdiğinde ağlar. Evimizden anayola çıkarken sol yan vakıflar bankası, sağ yan banker osmanın manav dükkanı. Onun işi olduğunda da yövmiyeye gideriz kardeşlerimle. Bir akşam üzeri eve geçerken daracık yoldan, yolda değil patika, Osman abi seslendi. Şu domates kasalarındaki ergin domateslerden seçte götür dedi. Bereli domateslerden ve bir kısmı çürümüş mandalin ve portakallardan seçtim o gün. O gün bugün sebze meyve alırsam hiç az alamam.. rahmetli Osman abiyi hatırlarım hep..
      Çocukluk yaramazlıklarımız, aşırılıklarımız elbette oldu bizlerinde. Hangi çocuk yaramazlık yapmaz ki. Ama yaptığımız yaramazlıkları duyardı babam. Ve yerdik dayağımızı. İncitmedik kimseyi. Karıncayı incitmeyi sevmem. Kimin bir amanı varsa koştuk. Elimizden ne geliyorsa yaptık. Saygısızlık etmedik kimseye. Hep çalıştık. Hem çalıştık hem okuduk. Mahalle komşularımızın yardımlarını da gördük çok. 
      Özel bir ilçe Mut benim için. Benim ve bütün tunca kardeşler içinde öyle. Mut sevda bizde. Bilen çok iyi bilir bu durumu. Bilmek istemeyen bazı nankörler de yok değil elbet. Her siyasi görüşe saygılıyım elbet. Farklı farklı bütün siyasi oluşumların bütünün kendisini oluşturduğunu biliriz. Hiç saygısızlık etmedik etmeyiz. Sakınca görmüyorum bu sebep. Çok şükür bütün tunca kardeşler sol görüşlüyüz. Babamın siyasi bakışını sonra anlatırım. Hiçbir siyasi partiden tek bir şey talep etmiş değiliz. Aksine hep ilçe için koşmuşuzdur. Şimdi affınıza sığınarak şu birkaç cümle benim serzenişim olsun naçizane. Bu ilçede siyaset yaptığını zanneden aynı düşüncedeki siyasi şahıslar tarafından asla sevilemiyoruz. Kendimce sebebi şu. Rakibin değersizleştirilmişi makbul hissi. Biz kime değsek hep yüceltiriz oysa. Bu kadarcık olsun. Herkesten af diliyorum. Ama son cümlem şu. Ve biraz iddialı olacak. Günün birinde bu ilçeye bir Tunca eli değecek, bu ilçe o zaman daha mutlu olacak, çehresi değişecek, dağarcığı değişecek...
      Babam gençliğinde, demokrat partili dedeme rağmen CHP gençlik kollarında koşmuş, gençlik kolları başkanlığı bile yapmış. 
      Fazla irdelemeyeceğim. Rahmetli babam seksen ihtilali sonrası anavatan partili oldu. Altın arı rozeti sahibiydi. Kendisi bize hiçbir zaman bir şey dikte etmedi.
Nasıl ki kendi babası ona dikte etmemişse ve çocuklarına güvenmişse, o da bize dikte etmedi ve hep güvendi çocuklarına..
(Devam Edecek)


240 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -67- - 23/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -67-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -66- - 19/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -66-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -64- - 12/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -64-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -63- - 09/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -63-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE 62 - 05/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE 62
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -61- - 02/01/2024
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -61-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -60- - 29/12/2023
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -60-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -59- - 26/12/2023
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -59-
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -58- - 22/12/2023
GEÇMİŞ ZAMAN KUCAKLAŞIR GELECEĞİYLE -58-
 Devamı