Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam52
Toplam Ziyaret865230
Takvim
Saat
KÜNYE
MUT'TAN HABER GAZETESİ
Kurucusu: Sıtkı SOYLU
İmtiyaz Sahibi: Ali Yaver SOYLU
Yazı İşleri Müdürü: Halil SÖYLEMEZ
Tel: 0324 774 13 69 
www.muttanhaber.net
e-mail:
aliyaversoylu@hotmail.com
U
ETS : 15016-10186-48762
Muhsin MANAV
muhsin33_1@hotmail.com
HAYAT
17/03/2021
Merhaba,
Burada bugün için paylaşmak, yazıya dökmek istediğim çok fazla şey yok. Geçtiğimiz 2020 yılı bir çok olumsuzluğu ile beraber ,biz geriye kalanlara acımadan bir çok güzel insanı bir çok kardeşimizi, dostumuzu, arkadaşımızı bir çok güzel ablamızı, abimizi amca/teyze dediğimiz büyüklerimizi alıp gitti. Bu nedenle bunları kendi hayatından seçkilerle anlatan bir İbrahim Sadri şiirinin bu hafta bu köşede yer bulması kaçınılmaz oldu. Şiirin naifliğine kendi vahşi duygusallığını hoyratça ekleyen bir şair bakın ne güzel anlatmış hayatımızı. Kaybettiklerimizin toplamı olan hayatımızı en son kendisini kaybettiğimiz hayatı…Merhaba,
Burada bugün için paylaşmak, yazıya dökmek istediğim çok fazla şey yok. Geçtiğimiz 2020 yılı bir çok olumsuzluğu ile beraber ,biz geriye kalanlara acımadan bir çok güzel insanı bir çok kardeşimizi, dostumuzu, arkadaşımızı bir çok güzel ablamızı, abimizi amca/teyze dediğimiz büyüklerimizi alıp gitti. Bu nedenle bunları kendi hayatından seçkilerle anlatan bir İbrahim Sadri şiirinin bu hafta bu köşede yer bulması kaçınılmaz oldu. Şiirin naifliğine kendi vahşi duygusallığını hoyratça ekleyen bir şair bakın ne güzel anlatmış hayatımızı. Kaybettiklerimizin toplamı olan hayatımızı en son kendisini kaybettiğimiz hayatı…Merhaba,
Burada bugün için paylaşmak, yazıya dökmek istediğim çok fazla şey yok. Geçtiğimiz 2020 yılı bir çok olumsuzluğu ile beraber ,biz geriye kalanlara acımadan bir çok güzel insanı bir çok kardeşimizi, dostumuzu, arkadaşımızı bir çok güzel ablamızı, abimizi amca/teyze dediğimiz büyüklerimizi alıp gitti. Bu nedenle bunları kendi hayatından seçkilerle anlatan bir İbrahim Sadri şiirinin bu hafta bu köşede yer bulması kaçınılmaz oldu. Şiirin naifliğine kendi vahşi duygusallığını hoyratça ekleyen bir şair bakın ne güzel anlatmış hayatımızı. Kaybettiklerimizin toplamı olan hayatımızı en son kendisini kaybettiğimiz hayatı…Merhaba,
Burada bugün için paylaşmak, yazıya dökmek istediğim çok fazla şey yok. Geçtiğimiz 2020 yılı bir çok olumsuzluğu ile beraber ,biz geriye kalanlara acımadan bir çok güzel insanı bir çok kardeşimizi, dostumuzu, arkadaşımızı bir çok güzel ablamızı, abimizi amca/teyze dediğimiz büyüklerimizi alıp gitti. Bu nedenle bunları kendi hayatından seçkilerle anlatan bir İbrahim Sadri şiirinin bu hafta bu köşede yer bulması kaçınılmaz oldu. Şiirin naifliğine kendi vahşi duygusallığını hoyratça ekleyen bir şair bakın ne güzel anlatmış hayatımızı. Kaybettiklerimizin toplamı olan hayatımızı en son kendisini kaybettiğimiz hayatı…
Benim çocukluğumda soframıza kuşlar konar
rüyalarımıza melekler uğrardı.
Kapımızdan yoğurtçu
bahçemizden ishakkuşu
kalbimizden yeni çıkan şarkılar geçerdi.

Kışın bir sobamız olurdu
sobanın yanında kedimiz
kedinin önünde yün yumağı
bir Hayat Bilgisi fotoğrafı gibiydik.

Yerli malı kullanan
yurdun üç tarafı denizlerle çevrili
kuruüzüm incir fındık
tütün çay narenciye kavun-karpuz yetiştiren
kuru üzüm ve inciri satan
karşılığında 
çamaşır makinesi radyo ve otomobil alan
bir toprağın fertleri...
Biraz yoksul biraz mütevekkil
biraz mahcup biraz kırılgan
biraz naif ama hep umutlu...

Özlerdik.
Memleketteki halamızı
ince doğranmış bir dilim pastırmayı
yurttan sesler korosunu
akşam komşuluklarını
radyo tiyatrolarını 
sabah ezanını
kalaycıyı bozacıyı
münir nureddin şarkılarını
orhan boran yarışmalarını
kandil gecelerini duvar sarmaşıklarını
bakkalımızın utana sıkıla veresiye hatırlatmalarını
okul önü koz helvalarını
akşam oturmalarını
ve hayatı...

Top oynardık
ip atlar kedi kovalar
taşlarla birbirimizin başını yarar
mahalle savaşları çıkarır
gece olunca da tutar babalarımızın elinden 
yazlık sinemalara gider
Sadri Alışık Vahi Öz
Belgin Doruk Cüneyt Arkın seyreder
Olimpos gazozları içer
güler eğlenir bağırır çağırır
dönerken yıldızları sayardık.
Biz sıkı çocuklardık.

Hepimizin birer yıldızı vardı
onlara isim takardık
onlar da bize isim takardı
pus ve dumandan önce bu şehrin 
geceleri gökırpan ve isimleri takılan yıldızları
vardı.

Benim yıldızıma Mehlika adını vermiştik
biz kimseden yana değildik.
Kimsenin de kendinden yana olmasını istediği birileri olmazdı
Bir değirmendeydik öğütülen 
öğütülürken türküler söyleyen
buğday başaklarına benziyorduk.

Ben çorbalardan tarhanayı 
yemeklerden kuru fasulyayı 
sigaralardan Harmanı 
belki bunun için çok sevdim.

Yollar bozuk musluklar bozuk
ziller bozuk paralar bozuk
ama adamlar sağlam idi.

Bu şehrin yıldızları vardı.
Saçlarına kurdelalar takan
çivitle yıkanmaktan aşınmış beyaz çoraplarına 
leke bulaşmasın diye su birikintilerinden sakınan
gözleri önünde
yürekleri ve beslenme çantaları ellerinde
küçük çocukları vardı bu şehrin
bu şehrin yıldızları vardı.

Ben Fenerbahçeyi amcam Vefayı tutardı.
Konya tahıl ambarı Mersin muz cennetiydi.
Taksimden Fatihe troleybüs kalkar
Şişhanede mutlak raydan çıkardı.
Vallahi hayat zor ve fakat çok matraktı.

Muammer Karacan'nın adına bir tiyatro binası yoktu bizzat kendisi vardı.
Başımız ağrırdı komşumuz vardı
gönlümüz daralırdı komşumuz vardı
Çorbamızı umutlarımızı 
memleket kadar kalbimiz paylaştığımız komşularımız vardı.

Geceleri bekçimiz
gündüzleri sütçümüz
bizim kadar zayıf da olsa
nohuta ve makarnaya alışmış da olsa
Sarman adında bir kedimiz
ceplerimizde kırık misketlerimiz
çamur bulaşığı ellerimiz
ve gülümseyen bir yüzümüz
kimseye göstermekten utanmayacağımız bir içimiz
biraraya gelerek çektirebileceğimiz 
bir aile fotoğrafımız vardı.

Bir sabah bütün iyi şeylerin 
Ayvansaray iskelesinden
hayal ülkesine doğru demir alan
bir şirket-i hayriyye vapuru gibi
aramızdan ayrıldığını gördük
Sonra Ayvansaray'ın sularının çekildiğini yazdı 
gazeteler.
Süheyla hanımın Raci beyin 
Melahat mehveş ablanın 
Niko'nun Ercüment efendinin çekildiğini ise
yazmadılar nedense.
Ama yok ama yoklar.

Ne Harman sigarası kaldı geriye
ne Olimpus gazozu
ne Sadri Alışık.
Kalan bir tortuydu belki.

Belki kırık bir rüya denizi 
belki suya düşürdüğümüz suretimizin
cep aynamıza nüktedan bir yansımaydı herşey.
Herşey Maltepe sigarasının 
hep arandığında 
her bakkalda bulunabilmesi ile
büyüsünü kaybetmişdi belki de .
belki de biz bir rüya mı görmüştük?

Hadi hepsi yalandı.
Hadi hepsi hayaldi.
Hadi hepsini ben uydurmuştum.
Ama rüyalarımızın melekleri 
ve soframızın daim konukları kuşlar?
Ya onlar?
Onları siz de görmediniz mi?
Sizin de sofranıza konup
rüyalarınıza uğramadılar mı?
Onlar da mı yalandı?   


1856 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ESKİDENDİ - 29/06/2022
ESKİDENDİ
FAŞİZMİN YALDIZLI CİLASI - 08/06/2022
FAŞİZMİN YALDIZLI CİLASI
UCUBELERİN MAYIS DANSI - 01/06/2022
UCUBELERİN MAYIS DANSI
BİDON UMUDU - 25/05/2022
BİDON UMUDU
ZEKİ MUHALEFETİN ÖZELLİKLERİ - 18/05/2022
ZEKİ MUHALEFETİN ÖZELLİKLERİ
OSMAN GEZEMEZ OLDU - 27/04/2022
OSMAN GEZEMEZ OLDU
SOYLU BİLGE - 30/03/2022
SOYLU BİLGE
RETİNA MESELESİ - 09/03/2022
RETİNA MESELESİ
ŞUBAT YAZISI - 02/03/2022
ŞUBAT YAZISI
 Devamı