Yangın dediğimiz şey, en basit tanımıyla temelde yanıcı bir maddenin yakıcı madde ve oksijenle bir araya gelmesiyle oluşur. Yanmanın gerçekleşmesi için oksijen şarttır. Yangınla ortamdaki oksijen hızla tükenir, hem oksijen azalması hem de ortaya çıkan duman ve gazlarla (Karbondioksit, Karbonmonoksit vb) canlılar yaşama şansı bulamaz. 

Yangın söndürmede suyun kullanılmasının temel amacı, suyun buharlaşma etkisini de kullanarak oksijenle temasın kesilmesidir. Bir taraftan da soğutma etkisiyle tekrar tutuşmaya mani olur.

Suyun etkili olduğu yanma türleri daha çok katı yakıtlarla oluşanlardır. Odun, kömür, kağıt ve benzeri yanıcı maddeler bu gruptadır.

Petrol, petrol ürünleri ve kimyasal madde gibi sıvı ağırlıklı yangınlarda ise su yangını söndüremeyeceği gibi yanan sıvıyı çevreye taşıyıp yangının çoğalmasına yol açar.

Hatalı ekonomi politikaları, hatalı finansal uygulamalar, İdarî problemler, hukuki problemler, insanların gelecek beklentisinin bozulduğu durumlarla ortaya çıkan ekonomik krizler tıpkı kimyasal madde/petrol ürünü yangınları gibi ilk akla gelen yöntemle söndürülemezler.

Hükümetin yapmaya çalıştığı tam olarak bu, Dolar satarak kuru kontrol altında tutmaya çalışıyor. Bunun işe yaramadığını ve yaramayacağını da pek çok kişi biliyor, herkes de görüyor. 

Bu hafta garip bir şekilde, yabancı yatırımcılara -örtülü olarak- artık faiz indirimi olmayacağı mesajı verildiği duyuldu. Yine tuhaf bir şekilde Dolar kuru 14 TL ye yaklaştıkça Merkez Bankası ve Kamu bankalarından satış yönünde müdahaleler geldi.

Dedikodu şeklinde yayılan ve Hükümetin kur artışı, enflasyon vb problemleri 2021 yılı içine gömerek, 2022 başından itibaren bolca para basıp dışarıdan bulacağı bir miktar destekle birlikte geçici bir rahatlama sağlayacağı, bu yolla muhtemel erken seçime giderken durumunu biraz daha iyileştirmeye çalışacağı, aylar geçtikçe (bir önceki yılın rakamları devre dışı kalacağından) baz etkisiyle resmi rakamları toparlamış halde seçime gireceği konusu doğru galiba, hayrolsun.