Milletimizin depremde ve sonrasındaki birlik beraberliği, fedakârlık ve diğerkâmlığı hem duygulandırdı hem de göğsümüzü kabarttı, çok şükür tasa ve kederde birliğimizi sağlamış, millet olma yolunda ciddi mesafe almışız. İnşallah normal zamanlarda da bu birlik ve beraberliği temin edeceğimiz günler gelir.

Bizlere öncelikle düşen, mağdur vatandaşlarımıza ilk anlardan itibaren devletle birlikte yapmaya başladığımız yardımlarla, vatandaşlarımızın daha fazla mağdur olmadan ve onurlarıyla hayatlarını devam ettirmelerini sağlamaktır diye düşünüyorum.

Bu kapsamda, öncelikle temel ihtiyaçların (Gıda, barınma, giyinme vs) karşılanması, arkasından çalışıp kendi geçimlerini temin edebilecekleri iş imkânının verilmesi, devletin bir şekilde eksik bıraktığı konularda destek verilmeye devam edilmesi zaruridir.

Depremde yakınlarını, mallarını mülklerini kaybeden, yaralanan, organ kaybına uğrayan ya da kalıcı hastalığa uğrayan, muhtemelen ömür boyu yaşadıkları ve hatta yaşamaya devam ettikleri travmayı atlatmaya çalışacak insanlarla muhatabız.

Yaşananların depremzede kardeşlerimizde meydana getirdiği tahribata, duygularındaki ve psikolojilerinde oluşan sıkıntılara karşı duyarlı olmamız, hoşgörülü davranmamız en az maddî yardımlar kadar önemlidir.

Uzun yıllar bankacılıkta yönetici olarak ve sonrasında danışmanlık dönemimdeki çalışmalarımda gördüğüm şudur; İnsanlar olağanüstü dönemlerde, kişilikleri, eğitimleri, kültürleri, tecrübeleri çerçevesinde çok farklı tepkiler ve tavırlar gösterebilirler. Bu tür durumlarda tek bir doğru yoktur, duruma, kişiye, olaya göre doğrular vardır. Anlayışlı olmak, hoşgörülü olmak belki de en büyük destek olacaktır.

 “Su kaç derecede kaynar?” diye sorulsa, hemen herkes 100 derecede (santigrad) diyecektir. Oysa, su, deniz seviyesinde ve normal atmosfer şartlarında 100 derecede kaynar. Himalayaların tepesinde (yaklaşık 8 bin metre yükseklikte) basınç ve diğer şartlar nedeniyle 96 derecede kaynarken, (eksi) 0,25 atmosfer basınçta 27 derecede, yani oda sıcaklığında kaynar. Yani, bir tek doğru yoktur, belli şartlarda, belli doğrular vardır.

Travma yaşamış insanlardan uzunca bir süre normal dışı davranışlar görmek mümkündür. Bu tür durumlarda doğru şekilde davranmanın, anlayışlı olmanın, ahlakî olan, sevap olan, iyi olan, doğru olan –her ne şekilde adlandırırsanız- olduğunu lütfen hatırlayalım.

Milletçe Allah'a emanet olalım.