Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam288
Toplam Ziyaret842334
Takvim
Saat
KÜNYE
MUT'TAN HABER GAZETESİ
Kurucusu: Sıtkı SOYLU
İmtiyaz Sahibi: Ali Yaver SOYLU
Yazı İşleri Müdürü: Halil SÖYLEMEZ
Tel: 0324 774 13 69 
www.muttanhaber.net
e-mail:
aliyaversoylu@hotmail.com
U
ETS : 15016-10186-48762
HASAN KURTULAN
mutludegerleme@gmail.com
PİYASANIN ÜMÜĞÜ SIKILIRKEN
10/08/2022
Fiyat artış hızı olarak tanımlanabilecek olan enflasyonun sonuçlarını, bizler hayat pahalılığı, fakirleşme, satın alma gücünün azalması, maddi ve manevi sıkıntılar olarak yaşıyoruz. Kontrol altına alınmazsa aile içinden başlayarak huzursuzluklar ve sosyal patlamalara kadar giden olumsuz sonuçları olan ciddi bir meseledir.
Dünyada yaygın şekilde Dolar bazında azamî %10 olan enflasyonun, kur artışları yoluyla bizlere %150 olarak yansıtıldığını yazmıştım. Öyle ki petrol, demir vs emtia fiyatları dünyada Dolar bazında gerilediği halde bu bize çok sınırlı yansıyor. 4-5 TL olan benzinin fiyatı 20 TL ye indi diye sevindirik olmamız (!) bekleniyor.
Ekonomi yönetiminin – kendileri pek hissetmediğinden olacak (!)- önce “yok” deyip inkar ettiği, sonra mecburen kabul ettiği ancak “önemli değil” dediği, daha sonra “üç vakte kadar düşecek” deyip umut sattığı ve en sonunda Aralık ayında bir önceki yılın yüksek aylık artışları dikkate alınmayacağından (Son bir yıl hesaplanmakta) düşeceğini ümit ettiği, en sonunda ise 2023 yılı bahar aylarında düşeceğini umduğu (!) bir durum yaşıyoruz.
Elbette, enflasyonun düşmesi, 100 TL lik malın 400 TL ye çıkmasını tersine çevirmiyor, sadece bir sene sonra fiyatı 1.000 TL olmayacak da 700 TL kalacak. sonuçta 2 yılda 100 TL lik malın fiyatının geldiği nokta itibariyle, sanayicisi, esnafı, tüccarı, imalatçısı, inşaatçısı, ortalama vatandaşı, herkes ama herkes perişan.
Bu durumda sabit gelirli (İşçi, memur, emekli vs) insanlara ne kadar zam yaparsanız yapın kayıplarını telefi edemiyorsunuz.
Mal ve hizmet üreten kesimler fiyatlama yapamıyor, sürekli artış hali olduğundan ne yazsalar zarar ediyorlar ya da aşırı zamlar yapıp yangının büyümesine katkı yapıyorlar. Bir çeşit kısır döngü yaşıyoruz.
Daha önce yazmıştım, maliyet artışları sebebiyle firmaların işletme sermayesi ihtiyaçları 3-4 katına çıktı. Kendi imkanlarıyla karşılayamayacaklarından bankalara başvurdular, limitler doldu, ilave limit talep edildi, bazısı aldı, bazısı alamadı. Alamayanlar kilitlendiler, sektörlerine zarar verenler, iflas edenler oldu, olacaktır.
Bir dönem Hükümetin talebi, BDDK ve diğer ekonomik düzenleyici Kurumların zorlamasıyla bankalar çok yoğun kredi verdiler, enflasyonu ve kur artışını gören firmalar ve bireysel tüketiciler de yoğun şekilde kredi kullandılar.
Hükümetin temel finans kurallarına aykırı şekilde dayattığı faiz politikası nedeniyle enflasyonun nerdeyse beşte biri maliyetle verilen kredilerin doğrudan tüketimi arttırdığı yani talep enflasyonuna yol açtığını idrak edince bu defa fren yapıldı. Zaten Kamu bankaları o derece açıldılar ki dur denilmese de mecalleri kalmamıştı, likiditeleri (serbest kullanılabilir nakit anlayın) neredeyse bitti.
Düşük faiz takıntısı sebebiyle %14-%17 aralığından para temin eden bankaların, an itibariyle %40-45 lerde kullandırdığı krediler, enflasyonun zıplamasıyla daha önce almış oldukları enflasyona endeksli tahviller ve başta kambiyo/döviz işlemleri olmak üzere adeta uçan diğer gelirlerle, bankaların kârları bir önceki yıla göre 4-5 katına çıktı. Elbette, bedelini tüccar, esnaf, sanayici ve toplumun neredeyse tüm kesimleri ödüyor.

ENFLASYON HÜKÜMETİN VEBALİ VE SORUMLULUĞUDUR

Temelde enflasyon, doğal olarak vardır. Tarım kesiminin iklim vs şartlardan olumsuz etkilenmesi, doğal afetler, savaşlar vb pek çok nedenle bir takım ürünlere ulaşmanın zorlaşması ve dolayısıyla fiyatların artması doğaldır. Buna karşılık çeşitli tedbirler (Ekonomik, finansal, piyasa vb) alarak, uzun vadeli planlar yaparak bunu sınırlı tutmak doğrudan Hükümetlerin sorumluluğundadır. Para piyasalarında, maliye politikalarıyla, üretim planlamasıyla ve pek çok tamamlayıcı uygulamayla basiretli davranarak vatandaşını mağdur etmemek, Hükümetin temel görev ve sorumluluğudur. Gereken yapılmaz, basiretli adımlar atılmaz, piyasalar doğru yönlendirilmezse de başımıza gelenlere ah vah etmemizin anlamı yoktur. Eloğlunun %10 yaşadığını, böyle %150-200 yaşar, fakirleşirsin.
Banknot sistemine dayalı, itibari para konusunda birkaç yazı yazmıştım, gazetemizin internet sitesinden ulaşabilirsiniz. Onları okuduğunuzu varsayarak, bir örnek vereyim de daha iyi anlaşılsın istiyorum.
Böbrek, kandaki çeşitli zararlı hatta bazıları zehirli atıkları süzer biliyorsunuz. Böbrek sağlıklı çalışmazsa kanda bu atıklar birikir ve vücut önce rahatsızlanır ve sonunda ölür. Mevcut parasal sistemde, çeşitli dışsal ve içsel sebeplerden dolayı oluşan enflasyon ve benzeri pek çok problemi gideren unsur faizdir. Hükümet olarak siz, enflasyonu kontrol edemeyip faizi (ve döviz kurunu) baskılarsanız, tıpkı böbrek hastaları gibi sistemi çökertecek sonuçlarla karşılaşırsınız.
Enflasyon üstü faize, faizin yüksek olmasına prensip olarak ben de karşıyım. Ancak sistemde biriken problemleri gidermek için, daha önce de yazdığım gibi- insanların yerli para birimlerine güvenmelerini sağlamak için, enflasyonun getirdiği kaybı telafi için yeterli faizi vermezseniz sistem şu an yaşadığımız gibi olur.

BANKALAR HAKLI

Seçime bir yıldan az bir zaman kalmışken, Hükümetin izlediği irrasyonel (Akıl dışı) ekonomik politikalar ve tahribatı devam ederken, yeni Hükümetle ilgili siyasi belirsizlikler ortadayken, kısa sürede %20 lerden %50 lere doğru uçan faizlerin %100 ü aşma riski varken, hiçbir banka uzun vadeli ve düşük faizli kredi vermez. O kredilerin hemen hepsinden zarar eder.
Genel kredi vadesi bir yılın altına düştü, tüm bankacı arkadaşlar müşteri kaybetmemek için ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar ve hiçbir banka şube yetkisi üzerinde kredi vermeye yanaşmıyor, limit vadeler 1 yıldan üç aya düştü yani her üç ayda bir müşteri durumuna bakılıyor, gerekirse limit yenilenmiyor.
Seçim kararı alınıp sonuçlar üç aşağı beş yukarı, şu ya da bu partiden yana netleşinceye kadar bankaların duruşu değişmez. Kış biraz erken-Eylül ayı gibi- gelecek görünüyor.


1398 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KİMLER MUTLU? - 24/09/2024
KİMLER MUTLU?
EKONOMİ NEDEN DÜZELMİYOR? - 20/09/2024
EKONOMİ NEDEN DÜZELMİYOR?
TEKRAR MERHABA - 17/09/2024
TEKRAR MERHABA
BAK ŞU ALLAH’IN İŞİNE! - 05/03/2024
BAK ŞU ALLAH’IN İŞİNE!
GEL GEL YAPIYORLAR - 02/02/2024
GEL GEL YAPIYORLAR
DEVLETİN MALI DENİZ - 23/01/2024
DEVLETİN MALI DENİZ
BATAKLIĞI KURUTMAK LAZIM - 16/01/2024
BATAKLIĞI KURUTMAK LAZIM
YOK SAYARAK PROBLEMLERİ ÇÖZEMEZSİNİZ - 05/01/2024
YOK SAYARAK PROBLEMLERİ ÇÖZEMEZSİNİZ
BU AYIP KİMİN? UTANDIM - 29/12/2023
BU AYIP KİMİN? UTANDIM
 Devamı